26 Ağustos 2009 Çarşamba

Bir agacim var benim, kocaman bir parkin icinde...

Bir agacim var benim... Kocaman bir parkin icinde.. Ara ara bisikletim, mor ayakkabilarim ve ben ziyaret ediyoruz onu... canimin SIKILmasi, icimin daralmasi, kafamin iyiden iyiye bulanmasi gerek ancak ziyaretlerimin oncesinde...

Kocaman bir parkin icinde, neredeyse yalniz bir agac benim agacim... Kocaman dallari ve iri yapraklariyla sarkmis cimenler ve insanlar ustune... Evet, cevresinde insanlar oluyor olmasina da - yine de yalniz kalabiliyorum boyle kalabaliklar icinde hemen agacimin altinda... O beni anliyor, ozel bir iliskisi bizimkisi, o da benim gibi kalabaliklar icinde yalniz hissediyor kendisini....

Adina "yeniden bulmak" diyorum ziyaretlerime... Evimin kapisindan bu agacin altina beni bisikletim tasiyor bazi ozel aksamlarda... Once kendime bir kahve ismarliyorum hemen yakinlardaki bir cafe'den.... Arkasindan ayakkabilarimi cikariyorum... cimenler ustunde ciplak ayaklarim ve ben bir tur attiktan hemen sonra ise.... altina oturuyorum, yayiliyorum, yatiyorum, siginiyorum ona... goklere dikiyorum gozlerimi, bulutlara sonra, bir ara dallarina yapraklarina, dallarina konmus kuslarina.... dusunuyorum.. kucuk budhalar gibi...

Beni, bensizligi;
hayati, dogumu, olumu, hastaligi;
kararlarimi, kararsizliklarimi;
ne olacagini, ne olmasi gerektigini, ne olmayacagini;
gereklilikleri, zorunluluklari, istekleri, yine de herseye ragmen yapabilecegim cilginliklari;
korkularimi, hayallerimi, ruyalarimi, sevgimi, kirginliklarimi, kizginliklarimi;
silinmisleri, yerleri degismisleri, yeniden hayatima girmisleri...

dusunuyorum iste oyle.. kucuk budhalar gibi...



6 yorum: