Baba Alzeimer, sokaklara çıkmış kaybolmuştur; birileri bulur, ailesi gelir, ama aile herkesten azar işitir. "Niye bakmıyorsunuz bu adama?". Karşısındaki insanın kötü kalpli olduğundan, adama bakmadığından emindir, ancak alzeimer nedir ne değildir zerre kadar haberi yoktur.
Böyle çok bilmiş olduğumuz bir sürü durum var. Her haltı biliriz, doğru nedir biliriz, şu yapılmalıdır diye öğütler veririz. Ama karşımızdaki insanın verdiği çabanın binde birini ver deseler hemen bahane uydururuz. Sorumluluktan kaçan insanın başkasına öğüt vermesi....
Bir de keşke-ciler var. Keşke şöyle yapsaydın. "Sana mı sorduk" demek lazım. Geçmişin üstüne konuşmak ne saçma. O andaki en doğru kararı vermediğinizi düşündürüp, sizi suçlu kendisini de en bilmiş konuma sokan bu insanları hayattan çıkarmak lazım.
Bu tür insanlara söylemeniz gereken: Hayır, en iyisini sen bilmiyorsun. Hayır, içimde olduğum durum hakkında en ufak bir bilgin yok. Evet, elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kes sesini, sana sormadım. Zehirli yorumlarını al bir yerine sok, bir bok bildiğin yok, hayatımdan çık.
Başka insanları yargılamadan bir kendinizi onun yerine koyun, siz ne kadar yapabilirdiniz mesela. Kimsenin hayatına karışıp üstüne etiket koymayın. Ve gereksiz negatif toxic yorumlar yapmayın. O insanın desteğe ihtiyacı var. Yargılanmaya, suçluluk duymaya değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder