28 Şubat 2018 Çarşamba

Ayrılma vakti

"Eski ne varsa atmalısın çünkü yeni bir  dönem başlıyor" diyor kartlarım ve yıldızlarım. Yeni döneme geçerken eskiye ait hiç bir şeyi yanına almamalısın.

Buna görüntüm da giriyor, hayat anlayışım, insanlara yaklaşımım da. Buna hayatıma dahil ettiğim insanlar da giriyor, yaşadığım yer, yaptığım iş de. Buna şimdiye kadar inandığım şeylerin değişmesi de giriyor, önceliklerini düşündüğüm şeylerin yer değiştirmesi de.

Kartlar, yıldızlar diyorum da aslında bunu hissediyorum ne zamandır ben.

Ben değişiyorum, ben biliyorum, ben sıkılıyorum, ben gidiyorum, ben terkediyorum. Her şeyi, herkesi. Yoksa salak mıyım, tabii ki biliyorum. Ne zamandır görüyorum.

Çözmem gereken konu ise nasıl çıkıp gideceğim nasıl terkedeceğim. Haber mi vereceğim, bir bir anlatacak mıyım; yoksa öyle sessizce bir yere koyup hepsini ve herkesi ayrılacak mıyım yanlarından?

23 Şubat 2018 Cuma

Ofis ısısı

Bir yazı okudum. Yazı diyor ki, ofis ısısı erkek vücut ısısına göre ayarlanmış. O yüzden ofiste kadın üşür.

Bununla nereye gireceğim.

Bununla patriarchy'nin nereye kadar yansıdığına ve kadının ne derece toplumun, ekonomik hayatın dışında tutulduğuna gireceğim.

Bunu abartılı bulabilirsiniz ama düşünmeniz için yine bir fırsat.

Erkek için erkek tarafından kurulmuş bir çalışma ortamı yaratılmış ve kadın bunun dışında tutulmuştur. Kadının isteği, kadının gereksinimi dahil edilmemiştir bu sisteme.

Bazı iş yerlerinde kadın tuvaleti bile yoktur, kadının gelip çalışacağı hesaba katılmamıştır. Çalışma saatleri çocuk bakımını kadına devreden erkeğe göre ayarlanmıştır.

Geleneksel olarak kadının yaptığı işlere daha az ücret ödenir mesela.

Işinde başarılı insan modeli erkek baz alınarak yapılmıştır. Aslı işinde başarılı erkek modelidir.

Çocuğu hastalandığı için izin alan (çünkü erkek izin almaz, onun işi, kariyeri daha önemlidir) kadının iş yerindeki performansı sorgulanır. Aynısı regl dönemini sancılı geçiren ve izin alan kadın için de geçerlidir. Çalışma hayatı kadını değil erkeği baz almıştır.

22 Şubat 2018 Perşembe

Ben kadınım

Ben aşık olduğun ve seviştiğin o kadın, ben sığındığın annen, ben beraber büyüdüğün kız kardeşin, ben gözünden sakındığın kız çocuğunum. İyi bak bana. Ben kadınım.

Sosyal medya ve Holywood doğru

Evet, arkadaşlar doğru, biz kadınlar pijama partisi yaptığımızda seksi iç çamaşırları giyip yastık savaşı yapıyoruz, lisede beraber duş alıyoruz, yanyana yatakta konuşurken öpüşmeye başlıyoruz, kurabiyeyi götü açık apron ile yapıyoruz, kahveyi de çırılçıplak içiyoruz.

19 Şubat 2018 Pazartesi

Humanism

Humanism kelimesini de yanlış kullanıyoruz. İnsanı seviyorum demek değil humanism. Humanism hem felsefi hem de etik bir duruş. İnsan değerini temel olarak almıştır ama duruma hem kolektif hem de bireysel bakar. Critical düşünme ve somut delil ile hareket eder, dogma ve doğaüstü görüşü baz almaktansa mantığı ve bilimi kullanır. Ethics her şeydir.

İlk 19. Yüzyılda klasik Yunan edebiyatının çalışılmasına dair bir eğitim sistemi, eğitim methodu, eğitim anlayışı ile ilgili bir terim olsa da (bazı üniversitelerde humanities and letters bölümleri hala vardır) sonra anlamı özgürlük, liberalism ve gelişime dönmüştür.

Günümüzde ise humanist hareketler genelde dini dışa almış ve sekulerism ile hareket etmektedir.

Yani "ben humanist değilim" dediğinizde anlaşılan şudur ki: "ben ahlak ethics dinlemem; ben mantık, bilim anlamam; kararlarımı verirken dini baz alırım; soru sormam; değişmem; gelişime açık değilim, özgürlük yoktur, insan hakları beni bağlamaz".

17 Şubat 2018 Cumartesi

Çözüm ne?

"Kızım gelse adam benden nude istedi dese kızımı öldürürüm" diyen anneler. "Baban katil olur, ailemiz dağılır, sakın söyleme amcanın tecavüz ettiği" diyen anneler. "Yalan  söylüyorsun" diyen ve olayı kapatan polisler. Ve sen hala idam cezası mı durdurur tecavüzü tacizi diyorsun?

Daha sana gelen çocuğuna inanmıyorsun. Daha sana gelen kadına inanmıyorsun. En kötüsü başka şeyleri o kadının o çocuğun üstünde tutup onu susturuyorsun. Sisteme dahi girmemiş, susturulmuş bir sürü vaka varken ne idamı!?

Korumacı bir aile, korumacı bir sistem ve işleyen bir adalet sistemi yoksa bir şey değişmez. İnanmıyor, korumuyor, susturuyor hatta saldırıyor korkutuyor isen bir şey değişmez.

Korumacı aile, korumacı sistem ne demektir. Bir kadın bir çocuk geldiğinde inanır, gereken işlemleri doğru yolla yapar, istismar edileni ortamdan çıkarır, gerekli bölümleri (sığınak, psikolojik yardım vs) devreye sokar, taciz istismar halkasını kırar.

14 Şubat 2018 Çarşamba

Medeniyet vs mutsuzluk

Toplum için kişisel özgürlüklerimizden vazgeçmemiz gerekir. Ancak bu bizi hem mutsuz hem de kızgın bireyler yapacaktır. Medeniyet ve toplum kişiyi öldürür. Sonra kalkıp antidepressantlar üretir. Mutlu olmak istiyorsak toplumdan ve medeniyetten uzakta kalmamız en doğrusu olacaktır.

Medeniyet ve yarattığı mutsuzluk olduğu sürece (çünkü kişisel haklarımızdan toplum için vazgeçmisizdir) alkol olacak, madde bağımlılığı olacak, deviant (!) davranış olacak. Bunları yasaklamak yanlış olacaktır. Yasak yerine zararı minimale indirecek uygulamalar kabul edilmeli.

12 Şubat 2018 Pazartesi

Kıl ve tüy konusu

Kıl tüy hijyenik değildir diyenler var.  Kılsız tüysüz insan pis kokabilir. Aynı şekilde kıllı tüylü insan mis gibi kokabilir. Kaldı ki kadına kılsız tüysüz ol, erkeğe de kıllı tüylü ol diyoruz. Konu temizlik ile ilgili değildir.

Konuyu bir de "kıl, tüy estetik değildir" cümlesine indigeyenler var. Senin estetik anlayışın zaten her on yılda bir değişiyor, farkettin mi? 70li yıllarda kıllı genital bölge seksi idi, şimdi kılsız. Bil bakalım yakında hangisi estetik olacak?

Hem niye erkek kıllı olsun ama kadın her bir yerini yolsun, kılsız tüysüz olsun diyoruz? Niye erkeği orangutan yapıyoruz, kadını küçük kız çocuğu gibi tüysüz? Madem konu hijyen ve estetik ikisi de tüysüz kılsız olsun o zaman.

Asıl konu ne hijyen ne de estetik. Asıl konu cinsiyetçi.

Şayet "ben ne erkekte ne de kadında kılı tüyü seviyorum" diyorsan olur. Cinsiyetçi değildir yaklaşımın. Ama erkekte kılı göklere çıkarıp kadında aşağılıyor ve bunu hijyen ve estetik maskesi altına gizliyor isen işte olmayan bu.

4 Şubat 2018 Pazar

Özgüven

Konumuz özgüven. Bir işi yapabileceğine inanmak da olur kendini olduğu gibi kabul etmek de. Peki nasıl ulaşırsın özgüvene? Bu devirde zor, hele kadınsan, ama olmayacak bir şey değil. Çaresi bizi güvensiz, savunmasız hissettiren yerleri bulmak, yıkmak ve kendimizi yeniden kurmak.
Çocukken başlıyor. Anne babamız bize olumsuz cümleler kuruyor. Diyorlar ki "sen kızsın yapamazsın", "küçüksün bilemezsin", "bu işe aklın ermez". Bazen daha da uç noktalara gidiyor, annen baban arkadaşların sevgilin "aptalsın", "şişkosun", "güzel değilsin" diyor.
Bu yetmiyor okuduğun gördüğün duyduğun her şey sana yetersiz olduğunu söylüyor. Saçların ışıl ışıl  değil, yüzün ince değil, dudakların dolgun değil, bacakların uzun değil, meme uçların pembe değil, popon kalkık değil, gözlerin iri değil, gamzen yok, ince değilsin, uzun değilsin.
Toplumun, erkeğin, medyanın, modanın, kapitalist sistemin ideal dediği, istenilen, arzu edilen şeyden ne kadar uzaksan özgüvenin o kadar zayıflamış oluyor. Önünde yapacağın iki şey var ya sisteme uyacaksın ve değişeceksin ya da o sistemi yıkacaksın ki bu oldukça zor.
Çocukken duyduğun ve inandığın o ses bir süre sonra senin sesin oluyor, senden sana geliyor. Aynaya baktığında ve kendine olumsuz şeyler söylediğinde aslında konuşan annen, baban, arkadaşların, eski sevgilin, toplum, medya. O sesin farkına var, gerçek değil.
Olumsuz çıkan cümleyi sustur, olumlu cümleler kur hakkında. Sen çirkin değilsin, sen güzelsin, sadece toplumun ideal diye empoze ettiği şey değilsin, farklısın ve sırf bu yüzden güzelsin. Bak kimse senin gibi bakmıyor mesela. Sesin kimseninki gibi değil. Saçlarının rengi ne güzel.
Bu dünyada senden bir tane daha yok. Çok seslilik, çeşitlilik kutlanması gereken bir şey. Herkes niye birbirine benzesin ki? Herkesin aynı olduğu bir dünyada bambaşka bir şey sunmak bile seni ayrıcalıklı yapıyor. Bunu unutma.
Dış güzellik bir yana bir de karakterimizi yıkan sesler var. "Sen yapamazsın" diyen o ses en tehlikelisi. Tabii ki yaparsın. En üstten başlamayacaksın, en baştan alacaksın, sabırla dokuyacaksın, yavaş ve emin adımlarla gideceksin. Önce eğitiminden başlayacaksın.
Kimseyi kullanmadan, kendi başına, kendi yetinle, yoluna öğrendiklerinde tecrübelerinle, eğitiminle ve erdeminle devam edeceksin ve bu işin üstesinden geleceksin. Tabii ki o müdürlük için başvuruda bulunacaksın, tabii ki o işe başvuracaksın. "Ama yapamam ki" demek yok.
Küçük amaçlar, ulaşılacak noktalar bul kendine. O büyük amaca ermek için hangi küçük şeyleri yapman gerekiyor. Kestirme yoldan gitmek yok. Çıkışın hızlı olursa inişin hızlı olur. Tecrübe, bilgi kazan. Tecrübe bilgi eğitim özgüvenini artıracak şeylerdir unutma.
Hadi bir liste yap şimdi. Kendinle ilgili en güzel şeyleri yaz. Sadece güzel şeyleri. Ve kendini kutla.