5 Nisan 2021 Pazartesi

Benevolent sexism

Sexism ile baş edebiliriz, cümleler açıktır nettir, negatif bir ayrım yapar cinsiyetler arasında. Ama benevelont sexism ile baş etmek zor. Çünkü görünürde söz konusu  cinsiyet için güzel (!) bir şey söyleniyordur, içindeki sexism pek anlaşılmaz, ama altında cinsiyetçi roller tanımlanmıştır ve bir ayrım vardır. 

Örnekleyelim konu açılsın:

İş mülakatınızda "bu projeye bir kadın eli değsin istiyoruz" gibi bir cümle kurulmuş ise mesela. Hoş geliyor kulağa değil mi, ama öyle değil. Çünkü bu işte başarılı olup olmayacağınız, geçmiş iş tecrübeniz, aldığınız eğitim sorgulanmıyor.  Sadece kadın olduğunuz için bu işi yapabileceğinizi düşünüyorlar. Sadece kadın olduğunuz için, altını çiziyorum, başka bir nedeni yok. 

Başka bir örnek. Çokça karşılaştığım ve  karşı çıktığım, eleştirdiğim bir örnek:
"Kadını eğitmeliyiz çünkü çocukları anne yetiştirir. Düzgün bir nesil eğitimli anneden geçer".  Kadını eğitmeliyiz, kız çocukları okula gitmeli, güzel geliyor kulağa değil mi, ama alt tonu hiç de güzel değil. Kadınları okula düzgün çocuklar yetiştirsinler diye gönderiyoruz, eşit eğitim hakkını bu yüzden savunuyoruz, çocuk yetiştirmek sadece annenin, kadının görevidir diyoruz, kadını anne olmak ve çocuk bakmak ile sınırlıyoruz. Oysa kadının eşit eğitim hakkını savunurken bunun insan haklarından biri olduğunu savunmalıyız, iyi bir eğitim öğretim ile kendi ayakları üzerinde güçlü durabilmesini ve eğitim ve öğretim yoluyla sosyal, ekonomik ve politik hayata eşit olarak iştirak edebilmesini savunmalıyız. Çocukları iyi yetiştirmek için değil.

Başka örnekler var elbet. Mesela: 
"Kadınlar daha şefkatli, daha sabırlı ve daha sevgi dolu; o yüzden öğretmenliği, hemşireliği en iyi kadınlar yapar"
"Kadınlara otobüste yer vermeliyiz"
"Kadınlar evlerine daha iyi bakar, daha temizdir, daha düzenlidirler."
"Kadınlar narindir, kadınlar çiçektir."
"Kadın vücudu daha estetik, daha güzel." 

2 Nisan 2021 Cuma

Backhanded compliments

Backhanded compliments. 
Türkçesi nedir bilmiyorum ama bahsetmek istiyorum. Hani şu iltifat mı ediyor hakaret mi pek bilemediğimiz, duyduğumuzda tam olarak ne hissediyor olduğumuzu anlayamadığımız sözde-güzel cümleler.

Örnek vereyim de konu aydınlığa kavuşsun.

"O sınavdan bu kadar yüksek not alacağını hiç beklemiyordum. Tebrikler."

"Keşke ben de senin gibi vurdumduymaz olsaydım, o zaman bu kadar canım yanmazdı"

"Bu saç modelin çok daha güzel olmuş"

"O kadar güçlüsün ki, o kadar bağımsız ve özgür yaşıyorsun ki - ondan birini bulamıyorsun ve yalnızsın"

"Makyaj sana çok yakışıyor, makyaj yapınca o kadar solgun gözükmüyorsun"

"Sana gıpta ediyorum, hiç sorumluluk almıyorsun"

"Yaşına göre çok güzel gözüküyorsun"

"Fotoğraflarda çok güzel çıkıyorsun"

"Bravo o adamı nasıl da kaptın! Çevresinde onca model varken" 

"Yüzünde hiç kırışıklık yok ne güzel, kilolusun ya, kırışıklığı göstermiyor kilo." 

"O işi nasıl aldın ya! Çok şanslısın."

Love bombing, gas lighting, silent treatment vs

Sağlıksız ilişkilerde tanık olacağımız bazı davranışları kısaca tanımlamak istedim. 


Love bombing - sevgi duyduğunuz insana tabii ki güzel sözler söyleyeceksiniz, belki hediyeler alacaksınız, çiçekler göndereceksiniz ama bu farklı. İlişkinin hemen başında sürekli ve aralıksız size "hayatımın aşkımsın" , "senin gibi bir insan tanımadım ben daha" , "sana tapıyorum" , "sensiz olamam", "sen mükemmelsin" gibi sözler söyleniyor ve evinize, iş yerinize sürekli hediyeler, çiçekler geliyor ise bir düşünmelisiniz. Çünkü sizi daha tanımayan bu insan, sizi avucunun içine  aldığından emin olduktan hemen sonra o çıktığınız yerden sizi indirecek: komplimanlar, güzel sözler, hediyeler, çiçekler bitecek ve siz yere çakılacaksınız. İlerisinde de ilişkinin başında bu tattığınız vazgeçilmezlik duygusunu yakalamak için onun bütün yanlışlıklarını görmezden gelip her defasında affedecek, ilişkiden çıkamayacak ve bitiremeyeceksiniz. Sağlıksız ve toxic olduğunu bile bile.

Gaslighting - bir sorunu dile getirdiğinizde karşınızdaki yanlış hatırlıyor olduğunuzu, olayın öyle olmadığını, kendisinin böyle bir şey hatırlamadığını, sizin bunu uydurduğunuzu söylüyor; hatta sizi delirmiş, aklını kaçırmış, alıngan, kafayı yemiş, paranoyak diye tanımlıyor ve tartışmaktan çekiniyor, konuyu böyle kapatıyor ise büyük bir ihtimal gas lighting'in içindesiniz. Sistematik yapılan bu davranış sonucunda kendine olan güveniniz yıkılacak, kendinizi sık sık sorgulayacak, hatta kendinizi "delirdim mi", "gerçekten ben mi uyduruyorum" diye sorgulayacaksınız. 

Silent treatment/passive aggression - bir sorunu dile getirdiğinizde size cevap vermiyor, iletişimi kesiyor, hatta sizi sessizlikle cezalandırıyor ise bu silent treatment'dır. Bu insanla sorunu çözmeniz imkansız. Hatta bir kaç kereden sonra artık susacak, problemi ifade etmeyi bırakacaksınız. Çünkü sizi sessizlik ile eğitmiş olacak. Passive aggression ise sorunu size ifade etmeyen bu insan size hissettiği kızgınlığı sesinde ve verdiği sert cevaplarda gösterecektir ve hep siz "bu sefer ne yaptım, ne oldu, ne yapmış olabilirim" diye kendinizi yiyeceksiniz. Burada sorunumuz iletişim bozukluğu. İlişki içindeki sorun dile getirilmeyecek ve bu yüzden çözülmeyecek, anlaşmak ve  bir noktada buluşmak mümkün olmayacaktır. Diğer taraf ise kendini suçlu hissedecektir.

Guilt tripping - Yanlış bir şey söylemediğiniz veya yapmadığınız halde kendini kurban gibi gösterecek ve sizi suçlu hissettirecektir. "Beni zaten kim sevdi ki" , "ben zaten sevilmeye layık değilim" , "bana zaten kimse iyi davranmaz ki sen yapasın" gibi cümlelerle gelen insan size bu taktiği uyguluyordur ve sizi suçlu hissettirecek ve istediğini yaptıracaktır.