Hadi şimdi de aşkın yüzyıllar boyunca tanımına bakalım. Nasıl değiştiğine hatta bu konuda kimlerin söz sahibi olduğuna.
Bir kere şunu iyice anlayalım. Aşk dediğimiz şeyin tanımını sen yapmıyorsun ama senden başka herkes yapıyor. Hükümetler, politikacılar, capitalism, edebiyat, krallar bile bu konuda söz sahibi. Sen ise sana tasviri yapılmış aşkı yaşamaya çalışıyorsun. Senin önüne konulmuş aşk, aşk içinde olma, aşık insan kalıbının içinde kalmaya çalışıyorsun.
Savaş çıktığında kadın geride kalıyor, ekonomiden ve aileden sorumlu kadın aslında tek başına yeteceğini görüyor. Özgürleşen kadını yeniden eve sokmak için, savaştan dönen erkeğe iş açmak için ve de en önemlisi bebek yapmak için politikacılar aşkı, tek eşliligi, evliliği övüyor.
Politikacılar, hükümetler diyor ki, tek eşlilik güzel, kadının yeri evi, kadının görevi çocuk yapmak ve bakmak. Aşk yüce bir yere konuluyor. İnsan inanıyor. Ekonomi kötüyse tek eşlilik, aşk, evlilik popüler; ekonomi iyiyse tam tersi.
70li yıllarda free love gözde oluyor. Aitlik yanlış, aşk özgür olmalı, bana sahip değilsin, herkesi sevebilirim sloganları yapılıyor. İnsan yine inanıyor. 80li yıllarda ekonomi harika, evlilik yok, romantik aşk da.
80li yıllarda derken bambaşka bir şey oluyor, aids giriyor işin içine. Yine tek eşlilik, romantik aşk yüce diyor hükümetler. Çok eşliliktense artık yine tek eşlilige inanıyoruz.
Teknoloji yüzünden de değişiyor aşk. Artık online aşklar yaşıyoruz. Bir gün içinde sevgili değiştiriyor, dünyanın öteki yerinden sevgili yapıyoruz. Aşklar çabuk yaşanıyor, çabuk tüketiliyor. Aynı yerde olmamıza bile gerek yok. Seks ve aşk istediğimizde bunu online bulabiliyoruz.
Aşka vaktimiz yok. Sadık kalmak imkansız. Artık aşk da yok diyoruz. Onun yerine fuckbuddy, no strings attached, friends for benefits yaşıyoruz artık.
Yaşadığımız yatak odamızda online aşk, online cyber seks. Yaşadığımız sadece arada görüştüğümüz ama asla sevgilimiz olmayacak insanla seks için seks. Aşk öldü. Veya bize öyle diyorlar ve biz de inanıyor bunu yaşıyoruz.
Gelecekte hiç bir tene dokunmadan aşklar seksler mi yaşayacağız yoksa romantik aşk geri mi dönecek? Bakalım.
Ben diyorum ki savaş çıkarsa ekonomi kötüyse bence tek eşlilik, romantik aşk, evlilik popüler hale gelecek, yine propagandalar başlayacak. Ama teknoloji bu oyunu bozabilir.
Tabii bir de seyrettiğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar, reklamlar, televizyon ve porno ne diyecek o da önemli. Sonuçta 50 shades of gray yüzünden herkes bdsm yaşıyor, Hollywood filmleri yüzünden fuckbuddy ile yalnızca seks yapıyor.
Feminist, lgbt konusundaki gelişmeler de aşk dediğimiz şeyi değiştirebilir. Belki ileride cinsiyetsiz aşk ve seks yaşayacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder