Aşk dediğimiz şeyin tanımı sürekli değişiyor. Yapılan tanımın kalıbına uymak zorunda hissediyoruz. Aşk var mı onu bile bilmiyoruz.
İlk sekiz, on hafta içinde yaşadığımız yoğun duyguları aşk zannediyoruz. Oysa on hafta sonra her şey değişiyor. Vücudumuzdaki hormonların oyunu gibi bir şey aşk bu durumda. İlk on hafta içinde hislerimiz aşk mı değil mi? Çoğunlukla değil, biterse değil, adına infatuation diyorlar
On haftadan sonra hala devam ediyorsa hissettiğimiz duyguların aşk olabilme olasılığı fazla diyorlar. Seks ilk on hafta yaşanmasa iyi olur diyor bazıları. Çünkü hissedilen seks yapma duygusunu aşk zannetme olasılığımız fazla. Aşk seks midir o zaman? Değildir.
On haftadan sonra yaşanılan ise ilk başta hissettiğimiz "o harika bir şey" duygusunun yerini "ama surada hata yapıyor, şu halini huyunu sevmiyorum" duygusuna terkediyor. Sürekli anlaşmak uzlaşmak için uğraş gerekiyor. Bu hali yine seks ile örtmek, sorun yokmuş gibi yapmak mümkün
On haftadan sonra diyelim ki uzlaştınız, anlaştınız... O zaman aşk, belki de beraber, bir arada kalmak için atılmış o adımdır, karardır diyebiliriz. Ama aşkın ömrü yine sınırlı. Önümüzdeki üç sene içinde bitecek. Hormonlarımiz devreye girecek, sıkılacağız, avlanmak isteyeceğiz.
O zaman aşk var mı? Belki var ama kısa ömürlü. İnsan tek eşli değil ne yazık ki, kadını da erkeği de. Ama üç sene sonra ilişkisinde yaptığı ilginç bir şey var, adına commitment diyorlar. Beraber kalma, çift olma isteği, sözü. Aşk gidiyor ama yerine başka bir şey geliyor.
Üç senenin sonunda aşk bitti diye panik yapmamak lazım. Hiç bir şey aynı kalmaz. Değişir. İlk on haftada hissettiğin şeyleri artık hissetmen imkansız. İlişkin yeni bir yerde, aynı derecede seks yapmayı, aynı deli duyguları hissetmeyi beklemek hata olur.
Bu dönemde aklından başka birisinin geçmesi, başkası ile flört etmen kaçınılmaz. Bu aldatmak değil. Ama bu konuda ne yapacağın çok daha önemli bir karar. Bunu doğal kabul edip yok edip ilişkine devam mı edeceksin, yoksa terk mi edeceksin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder