30 Mayıs 2018 Çarşamba

Tek eslilik

Tek eşli olmamız doğamıza aykırı. Ancak tek eşli olmayı seçebiliriz, sadık kalmayı başarabiliriz. Sadık kalmak ise aklımızdan kimsenin geçmeyeceği anlamına gelmiyor.

Analogy yapacak olursam, bu şöyle bir örnekle açıklanabilir gibime geliyor: Vegan olmayı ethical olduğu için seçmiş olabiliriz. Ancak çok nadir canımız peynir çekebilir. Ama canın peynir istedi diye vegan oluşunu sorgulayacak veya vegan olmaktan vazgeçecek değilsin.

Karalamak

Politik hayatta çok olur. Kendilerine engel teşkil eden parti başkanını kendi politikaları, manifestoları veya karizmaları ile alt edemeyeceğini anlayan parti gider halkın önünde bu parti lideri ile ilgili olumsuz bir karakter yaratmaya çalışır. Başka yolu yoktur.

Mesela aklıyla bir sorunu var der, mesela psikolojisi bozuk der, mesela güçsüz, hasta der, mesela ahlaksız der. Ima eder, manipüle eder halkı, medyayı kullanır filan filan. Ancak argumana bir sey soyleyecek gucu akli zekasi yoktur. Sen de aptal birisi isen yersin bunlari.

Inanilmaz derecede ise yarayan alcakca bir stratejidir bu muhalefet sesi yikmak icin. Halk cahil ise ise yarar. Ne yazik ki bazilari adil bir sekilde tartismaya girmez, adil sekilde yarismaz.

Sadece abes


"Türkiye'de kadının eğitim alması ve ekonomik hayata atılıp ekonomik bağımsızlığını kazanması zor" diyerek kadının eğitim ve ekonomik hayatta kazanılımı üstüne yoğunlaşmadan sadece cinsel özgürlüğü üstünde tartışmak abestir ve bir fallacy'dir.

Cinsel özgürlük için kadının eğitimli ve ekonomik olarak bağımsız olması şarttır. Yoksa sadece saklanarak ve yalan söyleyerek cinsel özgürlük (!) yaşanacaktır ve bu özgürlük değildir maalesef.

27 Mayıs 2018 Pazar

Demokraside azınlık

Demokrasi azınlık konumunda olan grubun çoğunluğun fikrini değiştirebilme özgürlüğünün olduğu bir sistem ise (ki buna inanıyorum) aynı demokrasinin bazı sesleri kısması doğru mudur? Mesela faşist right wing neo nazi grup yürüyüş yapmak istese, manifesto paylaşmak istese olur mu?

Bu ülkede buna izinleri var ancak halktan çok tepki alıyor. Sebebi içinde nefret söylemlerinin olması. Peki izin verilmese, bu özgür olarak fikrini söyleme hakkının elinden alınması mıdır?

Şiddet

İçimde şiddet olan mesajları, cümleleri, twitleri bence ciddiye almalıyız. Belki Türkiye'de "seni öldürürüm lan" cümlesi ciddiye alınmıyor ama bu ülkede ve Amerika'da ciddiye alındığı ve söylediğiniz için başınızın bir hayli belaya gireceği bir cümle olduğundan eminim.

"Ne var ciddi ciddi öldürmeyecek ki sen de saçmalama" demeden önce dikkatlice düşünmelisiniz. Şayet şiddete karşı iseniz içinde şiddet içeren her şeye karşı olmanız gerektiğini düşünüyorum.

Kaldı ki bir şeyin şiddet sayılabilmesi için illa ki fiziksel şiddet içermesi veya eyleme dönüşmüş olaması gerekmiyor.

Anlayamadığım şey ise burada bazı  feministlerin kadına şiddete karşı çıkmaları, kadına şiddet içeren mesajı gayet ciddiye almaları - ki buna katılıyorum, ancak kendilerinin başka kadına şiddet uygulamaları ve şiddet içeren bir şeyi paylaşan erkek arkadaşları ise bunu savunmaları

Şiddet nefret içeren twit, mesaj, cümle şiddettir. Bunu kim söylerse söylesin. Bunun özgür ifade ile de bir alakası yoktur. Rica ederim iki yüzlü olmayın.

Lincin sebebi

Annesi babası ile yaşayan, daha okulunu bitirmekten aciz, dışarı çıkarken babasından para alan, cinsel özgürlüğünu bir barın tuvaletinde barmenle yaşadığını düşünen ve bunu feminism sanan minik kızımıza önce okulunu bitir ve ekonomik bağımsızlığıni kazan dedim.

Kadının asıl güçlendirecek şeyleri (eğitim, ekonomik bağımsızlık) beceremediginden elindeki tek şeyi, casual seksi, tabii ki matah bir şeymiş gibi gösterecek bu minik kadın. Ancak onu da elinden aldım bir floodla. O yüzden bana çok bozuk yeni yetme feminist.

23 Mayıs 2018 Çarşamba

Reaksiyon duygular

Bir insanın olmazsa olmaz dediğimiz duygulardan geçmesi gerek. Reaksiyon duygular bunlar. Mesela haksızlık karşısında insan sinirlenir, üzülür. Sen sinirlenme üzülme diyemezsin. Bu normal reaksiyonu engellemek yanlış olur. Veya üzgün olan bir insan tabii ki ağlayacak.

Hissettiğimiz duyguların adını koymalı ve dibine kadar hissetmeliyiz, buna izin vermeliyiz. Yoksa büyür, yoksa daha da acıtır, yoksa bir yerden başka türlü çıkar. Duygulardan korkmak saçma. Göstermekten kaçmak da öyle.

"Büyüklük göster, aman sen ona benzeme, ağlama önünde, zayıf olduğunu gösterme, çok güldük başımıza bir şey gelecek".... ne saçma cümleler....

Duyduğumuz için, hissettigimiz için kendimize kızmamız, kendimize yasak getirmemiz ve kendi özgürlüğümüzü kendimizin kısıtlaması ne saçma. Bırak yahu hisset: üzüldüysen ağla, mutluysan gül, kızgınsan tekmele o yastığı. Ben iyi hissetmiyorum diyebilmeli insan.

Belki de mutsuzluğun sebebi hissedememek.

Fallacies

Bak şimdi düşünme biçiminde bazı yanlışlar var. Doğru, düz, analytical, ve critical bakmamız gerekirken bazılarımız, ne bazısı yahu çoğumuz diyelim, bu tür düşünme şeklinden sapıyor. Adı fallacy İngilizce'de. Düşüncede sapmalar.

Durum böyle olunca kurduğun argüman yanlış oluyor veya hiç argüman bile kuramıyorsun. Bazı argümanlar özellikle fikrini değiştirmek, seni manipüle etmek için bilinçli olarak fallacy üstüne böyle kuruluyor bazıları da cahillikten, dikkatsizlikten veya tembellikten

Hasty generalization. Önündeki küçük örneğe dayalı ama daha genel ve bütün grup hakkında bir sonuca varmış argüman. Mesela "kadınlar spor yapmaz", "erkekler matematikte daha iyidir", "Amerikalılar gürültücüdür", "Türk erkeği sarışın sever".

Post hoc (false cause): bir şey olduğunda başka bir şey oluyorsa bu o olan şeyin nedeni değildir. Mesela: "Yemek yapıyordum, Ayşe aradı, ocaktaki yemeği yaktım, hep Ayşe'nin yüzünden o yemeği yaktım". Hayır o yemeği dikkatsizligin yüzünde yaktın, Ayşe aradı diye degil.

Slippery slope: şayet bunu yaparsak şu olur diyen argüman ki iki şey arasında bir ilişki yoktur. Mesela: "ot içmeye başlarsan eronine de başlarsın", "eşcinsel evliliklere izin verirsek ensest evliliklere de izin vermemiz gerekecek", "eğer buraya cami açarsak yakında şeriat gelir"

False analogy: karşılaştırması yapılan iki şey farklıdır aralarında bir ilişki olması mümkün değildir. Elma ile armut konusu işte. Mesela: "tek çeşit yemek yemek bir süre sonra sıkar, dolayısıyla tek eşlilik de sıkıcıdır. Bu yüzden evliliğe karşıyım".

Ad populum: Herkes inanıyor, herkes yapıyor diye o şeyin doğruluğu savunmak ve böyle argüman kurmak. Mesela: "yüzyıllardır et yiyoruz vegan olmak doğamıza aykırı", "sünnet adettir, tanrı emretmistir o yüzden doğrudur", "evlilik çocuk içindir o yüzden eşcinsel evlilik yanlıştır".

Ad hominem: Kurulmuş argümana bir şey söyleyememek çünkü yetersizdir onun yerine karaktere kişiliğe görüntüye hakaret etmek. Mesela "Türkçe yaz feminism kelimesini, ne ukalalık taslıyorsun", "aldatıldın herhalde ondan seksi kadına düşmansın", "tipe bak bundan akademisyen olmaz".

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Başka feministler

Middle class, paranın başkasından geldiği, çoğunluktan çıkmış ayrıcalıklı kadının cinsel özgürlük peşinde koşması ve bunu feminism sanması belki de doğal.

Toplum içinde en aşağı sınıfta olan ve yukarıya çıkmasının önüne geçilmiş kadının eğitimi ve ekonomik bağımsızlığı onun için önemli bir konu değildir büyük ihtimal. İşte bu feminist ile son zamanlarda bir sorun yaşıyoruz.

Ben toplumun en içler acısı durumundaki kadınla çalışıyorum, onlara kalkıp da önünüze gelenle seks yapın diyebilecek kadar kör değilim. Bu kadınlar dil öğreneyim, hayatta kalayım, oy vereyim belki iş bulurum, şiddetten nasıl kurtulurum derdinde.

Bara gidip istediği ile seks yapma konusu, cinselligini tanıma uzak. Cinselligine en yakın konu zorla evlendirmeye çalıştıkları adamla evlenmek istemiyorum. Veya artık çocuk doğurmak istemiyorum. Veya kendi başıma çocuklarıma nasıl bakarım.

Bir böyle feminism var, kadının en doğal haklarını savunan, kadının birey olmasının peşinde koşan; bir de ayrıcalıklı kadının gördüğü cinsel özgürlük ağırlıklı feminism var.

Bölünmeler

Bir toplumun en büyük düşmanı içinde birbirine düşman grupların oluşmuş olması. Bir toplumu alın onu gruplara ayırın; bir grubu ezin, bastırın ama ötekine ayrıcalıklar verin; bir grubu ötekileştirin, dahil etmeyin, dışarıda tutun o zaman bitmişsiniz demektir.

Aklı olan devlet insanı şimdiye kadar içeri dahil edilmemiş grupları içeri alacak olanaklar, fırsatlar yaratır; durumu eşitlemeye çalışır; çok seslilikten korkmaz.

Bu söylediğimi isterseniz feminisme vurun, isterseniz mülteci ve göçmen konusuna, isterseniz etnik gruplara ve siyasi kararlara, isterseniz ırkçılık milliyetçilik faşizmin sosyalizm capitalism konusuna; isteseniz demokrasiye. Sonuç aynı: Dahil et, eşit fırsat yarat, sesini kısma.

12 Mayıs 2018 Cumartesi

50 shades of Turkish feminists

Türkiye'den çıkmış feministleri kategoriye ayırdım. Gruplar tamamen twitter'da gözlemlediğim feminist gruplar ve elbet de başkaları vardır. Hatta bazıları iç içe geçmiş olabilir. Ama şu ana kadar durum bu. İsteseniz ekleyin.

Buyrun....

1. Çözümcü feminist: Gerçekten bu işi bilen, konu hakkında derin bilgisi olan, gerçek peşinde, en doğruya yakın yerde, çözüm bulmak amacıyla hareket eden feminist. Üstüne düşünmüştür detayların ve sorgulamıştır. Okuduğunu anlayan bu feminist dialog içindedir, zaten argümanları test eder, gelip çatır çatır konuyu tartışır. Diğer tarafı görmeye çalışır ve en doğru çözümün peşindedir. Konuya kişisel değil, global bakar. Bütün kadınları içine alır. 

2. Ezberci feminist: Bir şeyler okumuştur ama anlamamıştır. Bildiği, duyduğu bir kaç slogana takılı kalmıştır. Ötesine geçemez. Neyi niye söylediğini de bilmez. Argüman da kuramaz. Genelleme yapar, işin öteki tarafını veya detayını görmekten acizdir. Sorulan soruya verilen cevap hep aynıdır. 

3. Sanane-ci feminist: Sorduğunuz söylediğiniz her şeye "sane ne, bu benim özgürlüğüm" diye cevap veren bu feminist de detaya inmekten acizdir. Alabileceğiniz tek cevap "sana ne"'dir, ötesine geçemezsiniz. Bu feminist genelde yediği haltların üstüne örtmek için feminismi kullanır. Kendi davranış biçimini sorgulamaktansa kolayı seçip feminismden çaldığı "sana ne, bu benim özgürlüğüm" demeyi seçmiştir. Zora gelemez. Öyle detay üstüne düşünecek enerjisi ve kapasitesi yoktur. 

4. Erkek çıkana kadar kız kardeş feminist: Dıştan bakıldığında feminist söylemler veren bu feminist erkek çıkana kadar feminist kalır. Aynı erkeği istediğinde diğer kadına orospu diyebilecek kadar, onun kuyusunu kazabilecek kadar ve arkadaşının elinden sevgilisini alabilecek kadar feministtir. Kız kardeşlik işin içine penis girince değişir. 

5. Bana-feminism-sana-nah feminist: "Bana karışma, istediğimi giyerim, bu benim özgürlüğüm" der ama başka kadının giydiğine karışır. "İstediğimi söyleyebilirim" der ama başka kadının bir şey söylemesine izin vermez. Kadına şiddete hayır der ama başka kadını dövmekle tehdit eder. Saldırgan bir davranış içindedir. Alay ve hakaret onun için olağandır. Ancak içindeki iki yüzlülüğü görmekten acizdir. Savunduğu şeye ters geldiğini ve başka birisine savunduğu şey üstünden saldırdığı bir türlü aklına gelmez. 

6. İşemeye el tutuşarak giden feminist: Tek başına bir şeyi savunacak bilgisi tecrübesi yoktur. Ama arkadan gizli gizli gruplasarak ve anlaşarak ve liderinin kendisine tembih ettiği ve tekrar ettirdiği kelimeleri, cümleleri kurarak çoğunlukla başka feministe veya nadiren başka adama saldırır. Hakaret ve küçük düşürücü şeylerle gelir, kesinlikle argümanı tartışacak en ufak bir bilgisi tecrübesi yoktur. Emir kulu feminist de diyebiliriz bu feministe. Tam olarak neyi savunduğu zaten meçhuldür. 

7. Ağlak feminist: İçinde bulduğu durumun bütün suçunu topluma ve erkeğe atar, bütün suç toplumun ve erkeğindir ama kendisine hiç bakmaz, asıl yapması gerekeni yapmaz, kendisinde asla suç aramaz. Kafasında özgürlük modeli yoktur, bir seyler yapmak, durumu değiştirmek, kendine yetebilmek niyetinde de değildir. "Ama toplum şöyle, ama ama erkek böyle" cümlesini durmadan tekrarlar ve çoğunlukla işin içinden acıtasyon yaparak çıkar. 

8. Bar feministi: Casual seks isteyen bu feminist bunu söyleyemez de onun yerine cinsel özgürlük diye bir takım feminismden çaldığı sloganları kullanır. Feminismin başka konuları onu ilgilendirmez. Seks dışında olanlarla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Sorsan söyleyemez. Çok seks yapan kadına feminist der, seks istemeyen kadın feminist değildir olsa olsa yobazdır onun gözünde. 

9. Dışım feminist içim patriarchy feminist: Dıştan feminisme ait sloganlar atan bu feminist aslında erkeğin, patriarchy'nin onu görmek istediği yerdedir ama bunun farkında değildir.  Ancak işine geldiği için bu davranış biçimini seçen ve sorgulamak istemeyen bu grup feminist feminismin içini boşaltır. Özgürlüklerini bedenini, seksini kullanarak elde edebileceklerini savunur, başka kadını ezer, "seksi ol da erkek kaçmasın" diyebilecek kadar konudan uzaktır. Yani feminismin çıkış noktasına karşı davranışlar sergiler. 

10. Dışım feminist içim misogynist feminist: Bu feminist gider başka kadını düşman görür ve ona saldırır, hakaret eder. En büyük düşmanı bu başka kadındır. İşin uzağını ötesini göremez. Kapanan kadın, anne olan kadın, bakire kadın düşman seçilmiştir ve her türlü hakareti hak eder bu kadın. 

11. Erkek yaparsa ben de yaparım banane feminist: kendine göre erkek (!) davranışını tanımlamış ve feminismin sadece erkek davranışı taklit etmek olacağını düşünen feminist. "Bana ne erkek yapıyorsa ben de yaparım" diyen bu feminist sergilemiş olduğu davranışı sorgulamamıştır, erkeğin yapıyor olması ve davranışın topluma aykırı olması onun için yeterlidir. Erkek küfrediyor bana ne ben de küfür edeceğim, erkek önüne geleni beceriyor banana ben de becereceğim, erkek aldatıyor bana ne ben de aldatacağım, erkek kadını obje gibi görüyor bana ne ben de öyle göreceğim, erkek popoya dokunuyor bana ne ben de erkeğin poposuna dokunacağım ilkesi ile sadece boktan davranışları kendine model alan bu feminist niyeyse erkek gibi ben de eğitimimi alacağım veya ekonomik bağımsızlığımı elde edeceğim demeyi aklına getirmez. 

12. Otlakçı feminist: Feminism içinden işine gelen sloganları alır, bolca kullanır, elini kolunu sallar, saldırır ama kendine özerklik ister veya içinde bulunduğu durumun feminism ile çeliştiğini farketmez. Kahrolsun patriarchy der ama babadan para ister; eşitlik ister ama otobüste yer verilsin de ister; eşitiz der ama yemeğinin hesabını erkek ödesin de der. 

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Sex negative değilim.

Sex positive konuların içine şartlar koyuyorum diye bana sex negative diyemezsin. Dersen bu konular hakkında bir bilgin olmadığını veya konuyu kişisel aldığını düşünürüm.

Ben tam tersi sex positive bir yaklaşım içindeyim.

Mesela bdsm normal ve herkesin doğasında var, yaşamak isteyen yaşamalıdır, bu konuda bilgiye dayalı siteler clublar açılmalıdır diyebiliyorum, sen diyebiliyor musun?

Ben cinsel kimliği ne olursa olsun o insana aşık olabilirim çünkü cinsel kimliğin bir önemi yoktur diyebiliyorum, sen diyebiliyor musun?

Ben evlilik cinsel kimliği ne olursa olsun her insanın en doğal hakkıdır, kabul edilmelidir diyebiliyorum, sen diyebiliyor musun?

Ben swinging, group sex, cuckfold, open relationship, polygamy'i isteyen yaşasın diyebiliyorum, sen diyebiliyor musun?

Ben karşılıklı onayın içinde olduğu, sorumluluğu alınmış, üstüne düşünülmüş, manipüle edilmemiş, bilinçli özgür her seçimin yanındayım. Bu seçimin içine senin küçük gördün sapık dediğin insanı da alıyorum. Sen ise sadece "kadın önüne gelenle yatsın, çok seks yapsın" diyen cinsel özgürlüğün yanındasın. Hangimiz sex positive tartışmayalım istersen.

8 Mayıs 2018 Salı

Onay, bilinçli özgür seçim, ethics, morality, sorumluluk ve global bakış açısı

Her özgürlük içinde almazsa olmaz maddeler var. Özgürlük yaşamadan önce düşünmemiz gereken şeyler var.

* Onay (consent)
* Bilinçli özgür seçim (conscious free and sane choice)
* Ethics, ahlak, erdem, kişisel prensip, istek (ethics ve morality)
* Sorumluluk (responsibility)
* global bakış açısı (global view)

Bu maddeleri sex positive feminism içindeki sub konulara vurarak test edeceğim.

İlk konu: seks

Iki yetişkin insanın karşılıklı onay vermesi şart. Yetişkin diyorum bu önemli bir kelime. Onay diyorum, onayı bilinçli ve manipüle edilmeden özgürce seçerek  vermeliyiz. "Ama hayır demedi" demeyeceğiz açık açık karşımızdaki insanın "evet demesi gerekiyor. Bu evet kelimesini duymadan olmaz. Alkol almış isek manipule edilme ve bilinçli karar vermemiş olma ihtimalimiz var. Alkollü kadınla seks yapmak da yanlış. Çünkü bilinçli onay konusunda kesin emin olmanız imkansız. Alkollü kadınla seks yaşamamak daha doğru. Ve birisi sizi zorluyor ise asla evet dememeniz gerekiyor. Birisi öyle istiyor diye de cinsellik yaşanmaz. "Beni seviyor olsaydın sevişirdin" olmaz. "Ama kaç kaşındasın yapsana" olmaz. "Herkes yapıyor" olmaz. Baskı altında hissediyor isen büyük ihtimalle yanlış.

Sorumluluğunu da almış olmak gerek. Cinsel yolla geçen hastalıklar, istenmeyen hamilelik, condom kullanmak bu sorumluluk içine giren şeylerden. Başka sorumluluk ise sonrasında ne hissedeceğin. İçinde bir yerlerde sana uymuyor ise yapma. Kendi duruşuna prensiplerine uymuyor ise yapmak zorunda değilsin.

Sex positive içinde çok seks yok ama  kendi cinselligini, kendi kimliğini tanımak, bilmek önemli. Her iki cinsiyet için.

Ortak nokta yok

Beş gündür süren linç sonunda Türkiye'deki feminist düşünceye asla güvenim ve itimatımın kalmadığını ve söyleyecek bir şeyimin olmadığını gördüm. Anlaşılan o ki Türk kadını erkeğin onu görmek istediği yerde olmaktan çok mutlu. Hatta bununla gurur duymakta.

O yüzden haremde kalsın başka kadınlarla yarışarak ve sırtından bıçaklayarak, sultanın ilgisini seks yoluyla çekmeye ve geleceğini güvence altına almak için de bir erkek çocuk peydahlamaya çalışsın.

Ve haremde bolca yemek yiyebildigi, bir eli sıcak suda bir eli soğuk suda olduğu için de sevinsin hatta kendini dışarıdaki kadınlardan üstün görsün ve bunu bir halt sansın.

Hedef göstermek, küçük düşürmek için bütün argümanı göstermeyen, önce bloklayıp sonra aldığı screenshot üstüne içinde bol hakaretli yorum yazan, bloguma kadar giren oradan alay edilecek cümleler bulan Türk feministi benimle dialoga girmek niyetinde olmadığını ispatlamıştır.

Aklım başıma gelsin diye diğer feministler adına beni evire çevire dövmek isteyen, fake hesaplarla haddimi bildirmeye çalışan, küfür eden Türk feministi zaten ne dediğini, neye inandığını da bilmiyordur. Böyle kadınlarla konuşalacak tartışalacak bir şey kalmamıştır.



6 Mayıs 2018 Pazar

Haremdeki kadın

Sultandan erkek çocuk peydahlama şansını verecek tek gece olasılığına sevinen haremdeki köle kadına harem esaret, haremden çık demeyeceksin. Öğrendik.

Beş gün süren bir linç sonunda Türkiye'deki feminist düşünceye asla güvenim ve itimatımın kalmadığını ve söyleyecek bir şeyimin olmadığını gördüm. Anlaşılan o ki Türk kadını erkeğin onu görmek istediği yerde olmaktan çok mutlu. Hatta bununla gurur duymakta. O yüzden haremde kalsın başka kadınlarla yarışarak ve sırtından bıçaklayarak  sultanın ilgisini seks yoluyla çekmeye çalışsın ve geleceğini güvence altına almak için de bir erkek çocuk peydahlamaya çalışsın. Ve haremde bolca yemek yiyebildigi, bir eli sıcak suda bir eli soğuk suda olduğu için de sevinsin hatta  kendini dışarıdaki kadınlardan üstün görsün ve bunu bir halt sansın.

5 Mayıs 2018 Cumartesi

Kadının cinsel özgürlüğü ve dikkat çekecek noktalar

Kadının cinsel özgürlüğü ahlaki bir konu mudur yoksa feminist mi? Ben feminist açıdan ele alacağım. Ama siz benim argümanı saptırmak için beni ahlak delisi ve slut-shaming kadın olarak ilan edeceksiniz. Ama ben yine de söylemek istediğimi söyleyeceğim.

Sizin cinsel özgürlük dediğiniz şeyden en çok erkek faydalanıyor, ama siz bir sey kazanmiyor hatta tam tersi manipüle ediliyor ve kullanılıyor iseniz bir daha düşünün o özgürlüğü. Mesela yazın Türkiye'ye tatile gelen kadın ve barman örneği. Kadın sarhoş olur, Türk barman gelir, kadınla adam tuvalete gider, adam iki dakika sonra memnun çıkar, kadın tersi. Kadın burada cinsel özgürlük mü yaşadı? "Istedigi bu sana ne, kendi kararını verdi, sana bok yemek düşer" diyebilirsiniz, bir yere kadar haklı bir çıkış olabilir bu, ama biraz açalım. Mesela sizce bu kendi özgür seçimi miydi? Sarhoşken alınmış karar ozgur seçim olabilir mi? Manipule edilmis olabilir mi? Tatile çıkan kadın seks yapar klişesinden geçmiş olma olasılığı nedir? Bir de şu örneğe bakalım: Bir kadın bara gider, biri ile tanışır, adam hoşuna gider, adamı arzu eder, karar verir, gecelik yaşar seksini, gayet de iyi gider seks, hazzını alır filan filan. Aradaki fark ne? Hangisi cinsel özgürlük hangisi değil?

Cinsel özgürlük dediğiniz şey erkeklerin size oynadığı bir oyun olmasın bunu da düşünmek lazım. Bazen cinsel özgürlük dediğimiz şeye kuşkuyla bakıyorum. Hippielerin dayattığı free love erkek oyunu olabilir mi mesela? Hiç bir sorumluluk almadan yaşanan cinsel özgürlükten kadın ne derece yaralanmıştır? Sizce feminist bir akım mı? Erkek "hadi acid yapalım, kafamızı bulalım, bugün buradayım, yarın yokum, yerime başkası gelir, yarın baska kadınla sevişirim, kimse kimsenin değil, sadece sevişelim, doğuracağın bebek hepimizin" demiş, kadın oyuna gelmiş gibi. 70lerde yaşanan free love sonrası "will you still love me tomorrow" gibi kadın müziğinin gelmesi ilginç. Sizce kadın free love akımını sevdi mi? Tabii böyle düşünmeyen ve gerçek feminismin bu dönemde yaşandığını düşünen oldukça fazla. Kadının cinsel aktivitelerini feminism ile bagdastiran birisi iseniz böyle görme olasiliginiz fazlaca. Ya hookup culture? Sizce kadın hookup culture denilen şeyin içindeki tanımadığı adamla duygusal beraberliğin ve sorumluluğun olmadığı seksi seviyor mu, sevdi mi? Bu da bir oyun olmasın? Ve kadın bu oyunu oynayabiliyor mu? Bir sürü yazı var bu konuda bazıları bu feminism diyor bazıları ise kadının bu tür bir ilişkiye girmesini ne kadar feminist olduğunu göstermek istemesine, veya casual seks yasamak zorunda olduğunu hissetmesine, veya belki sonrası güzel bir ilişki gelir umudu taşıyarak girdiğine ama aslında mutlu olmadığına istediğinin bu olmadığına  inanıyor. Kadının casual seks yaşamasını feminisme bağlamak doğru mu? 

Bir de aslında erkeğin kurduğu sisteme mi iştirak ediyorsun onu da düşün. Mesela gayriciddi bir gazetenin üçüncü sayfasında meme gösteren kadın sence cinsel özgürlük mü yaşıyor yoksa erkeğin tam da onu görmek istediği yerde ona hizmet mi ediyor? Erkek için erkek tarafından çekilmiş pornoda ağzına yüzüne beş penis sokulan kadın erkeğin kurdugu sisteme istirak etmiyor mu? Kendi özgür ve bilinçli seçimini mi yaptı burada? Önünde binlerce seçim vardı da pornoda oynamayı mi seçti. Pornoyu seçti ise bunu niye seçti mesela?


Veya erkek daha ayrıcalıklı bir konuma geçiyor olabilir mi senin cinsel özgürlük dediğin şeyde? Mesela evli veya sevgilisi olan erkekle seks yaşayıp öteki kadını aşağılıyor isen yine cinsel özgürlük yaşamıyorsundur. Eşine yalan soyleyebildiği ve sadece kendi istedigi zamanlar seni gören bir adamla cinsel özgürlük yaşama potansiyelin var mı? Sadece seks yasamak, ne koşullar altında olursa olsun, cinsel özgürlük müdür? Ilişki yaşadığın adam ise daha ayrıcalıklı konumda farkında mısın? 


Senin kadının cinsel özgürlüğü dediğin şey başka kadına ne yapıyor bir de buna bak. Başka kadına zarar verecek bir davranış mı sergiliyorsun, başka kadını yaralıyor olabilir misin? Senden sonraki gelecek kadinin kuyusunu kaziyor olabilir misin? Promosyon aldın, bunun için müdürle yattın diyelim. Senin gibi iki kadın daha yaptı aynısını, sence senden sonra gelecek kadına ne olacak? Ofisteki kadın hakkında bir yargı yaratmış olabilir misin mesela? 

Bu soruları düşündükten sonra o özgürlük dediğin şeye özgürlük diyecebilecek misin bakalım.

Cinsel özgürlüğe karşı değilim, tam tersi bütün kalbimle destekliyorum. Ama içinde dikkat edilmesi gereken şeyler var.

Cinsel özgürlük için iki yetişkin insanın karşılıklı onayı şart. Önüne kadar gelen bir sürü seçenekten manipüle edilmeden kendi özgür iraden, bilincin ve kararın ile seçim yapmış olman şart. Ve mutlaka her özgürlüğün sorumluluğu üstüne düşünmelisin ve öyle karar vermelisin. Konuya ethical ve başka kadınları da içine alan global bir bakış açısı ise paha biçilmez.

2 Mayıs 2018 Çarşamba

Cevap

Feminismin belli kaideleri var, bir çerçevesi var. Ama içinde sex wars dediğimiz bir savaş ve belli konularda (sex positive, pornography, BDSM, sex işçiliği vs) birbiriyle çelişen saflar var. Hepsini oku. Bu konularda iki karşıt grup ne diyor hepsini öğren. Ve sonra kendine bak.
Sen nerdesin onu sorgula. Bir konuda bir safta olman ama öteki konuda başka bir tarafta olman mümkün. Kendine göre bir çerçeve oluşacaktır zamanla. Bu normal. Zamanla değişmesi de doğal.
Ama normal ve doğru olmayan ne biliyor musun? Feminismin bir yerini alıp  ve bunu manipüle edip kişisel çıkarların için kullanman. Ve söylenenler  kişisel çıkarlarına dokunuyor diye öteki feminisme ağzından akarak pack olmuş itler gibi saldırman.
Bir feminist fikri savunup onu yediğin her halta, işine öyle geliyor diye, tamamen kişisel çıkarlar uğruna battaniye gibi kullanman.
"Ben özgürüm, bana karışamazsın" diyorsun ama başka kadının özgürlüğüne küfürler savuruyorsun. "ben mini etek giyerim, sana ne kıyafetime karışamazsın" diyorsun ama örtünmüş kadına yobaz, başını yarı açmış bir kadına da "bu ne biçim baş bağlama" diye eleştiri yapabiliyorsun.
Feminismin öteki tarafını göstermeye çalışan kadına saldırıp susturmaya çalışan ve onu hedef gösteren sözde feministtir ve feminismin asıl kaidelerini ezmiştir. Ve bu gibi feministler ile yolum ayrıldığı için aşırı mutluyum. Buna vesile olan twitime de teşekkür ederim.