31 Mart 2020 Salı

Then truth will not be withheld from you.

“If you are brave enough to leave behind everything familiar and comforting (which can be anything from your house to your bitter old resentments) and set out on a truth-seeking journey (either externally or internally),

and

if you are truly willing to regard everything that happens to you on that journey as a clue;

and

if you accept everyone you meet along the way as a teacher,

and

if you are prepared - most of all - to face (and forgive) some very difficult realities about yourself....

then

truth will not be withheld from you."

Kohlberg'in Ahlak Gelişimi Teorisi

Kohlberg'in ahlak gelişimi teorisi üstüne yazmak istedim. Siz nerede olduğunuzu bulursunuz, nereye gitmeniz gerektiğini de.

Kohlberg seneryolar üretmiş ve sen olsan bu durumda ne yaparsın diye sormuş ve buradan yola çıkmıştır. En popüler seneryosu ise Heinz dilemması. Şöyle ki, Heinz'in eşi hastadır, hastalığı ölümcüldür onu iyileştirecek tek bir ilaç vardır, ancak ilacı sağlayacak eczane on misli daha fazla para istemektedir, Heinz'in ise parası yoktur, Heinz eczacıya yalvarır ama eczacı dinlemez. Siz Heinz'in yerinde olsanız ne yaparsınız ve niye? Niye kısmı önemli.

Kohlberg'e göre insanlar verdikleri cevaba göre ahlak gelişimi basamağının bir yerinde. Ona göre bu basamaklar:  
Birincisi, ilki; geleneksel-ahlak-öncesi  
Ikincisi; geleneksel-ahlak
Üçüncüsü ise; post-geleneksel,geleneksel-ahlak-ötesi 

Her basamakta iki yan basamak daha var. Açalım konuyu: 
1. Geleneksel-ahlak öncesi:
1a. Kurallara uymak ve cezalandırılma basamağı: Kesin ve keskin iyi, kötü, doğru yanlış anlayışı, bir sey ya siyah ya beyazdır, ya doğrudur ya yanlıştır. Çalmak ne olursa olsun yanlıştır, kanunlar yanlış olduğunu söylüyor ve çalmanın cezası var diyorsanız siz bu basamaktasınız. Korku üstüne kurulmustur. Yanış yaparsam cezam kesilir diye düşünülür ve o şey yapılmaz veya desteklenmez. "Hapse girmek istemiyorum o yüzden Heinz'in yerinde olsam o ilacı çalmazdım" der bu basamaktaki insan.

1b. Bireysellik, kendi çıkarının düşünülmesi basamağı: Bir kuralın uygulanması veya yıkılması benim nasıl işime yarayabilir, bu işe girersem içinde bana yardım edecek ne olabilir veya bu benim ne işime yarar, diye sorular kafanızdan geçiyorsa siz bu basamaktasınız. Mesela "Heinz'in yerinde olsam ilacı çalardım, çünkü ilacı çalarsam eşim iyileşir, hem herkes benim bir kahraman olduğumu düşünür" dersiniz.


2. Geleneksel, sıradan ahlak basamağı: 
2a. Insanlar arası ilişkilerde uyum ve toplumdaki yer endişesi basamağı: Başkaları ne düşünür hakkımda şayet bunu yaparsam, iyi bir insan ne yapmalıdır endişesi ile doğru olduğuna inandığınız şeyi yapıyor veya yapmıyor iseniz bu basamaktasınız. Nasıl görüneceğiniz önemlidir bu basamakta, sizden başkaları tarafından beklenen rol gereği bir şeyi yapacak veya yapmayacaksınızdır. "Heinz'in yerinde olsam ilacı çalardım, çünkü iyi bir eşten beklenen budur" veya   Heinz'in yerinde olsam ilacı çalmazdım çünkü ahlaklı bir insan çalmaz" diye düşünürsünüz.


2b. Otorite ve sosyal düzen kurma basamağı: Kurallar bozulursa toplum içindeki her şey bozulur, kaos baslar, o yüzden sebebi ne olursa olsun toplumun bütünü için bireyler hata yapamaz, kuralları bozamaz, kuralların uygulanması şarttır diye düşünüyor iseniz bu basamaktasınız.  "Heinz'in yerinde olsam ilacı çalmazdım çünkü kurallar bozulmamalıdır" dersiniz.


3. Post geleneksel. geleneksel ahlak ötesi ahlak basamağı:
3a. Sosyal konrat: Kuralların doğruluğuna ve amacına inanir, ceza sistemi önemlidir bu basamaktaki insan için, ama herkese uygulanması gerekir mi emin değildir. Olay karmaşıktır. "Heinz'in yerinde olsam ilacı çalardım çünkü bir insan hayatı herşeyden önemlidir ve yasalar insan hayatını korumalıdır" veya "Heinz'in yerinde olsam ilacı çalmazdım çünkü bir insanın mülkiyet hakkına saygı önemlidir" diyebilirsiniz.

3b. Universal ethics: Olay karmaşıktır o yüzden ceza sistemine ve kurallara iyice bakmak şarttır. Herkesin kurallarının ve amacını, çıkış noktasını anlaması ve kurallara uymak konusunda hemfikir olması gerekir. Kurallar bozulduğunda ise olayın içine bakmak şarttır, ve olaya anlayış ile bakılması gerekir, keskinlikten kaçınılmalıdır. Heinz konusunda ne kadar hayat kurtarılırsa o kadar iyidir sonıucundan yola çıkacaktır.

Kohlberg'e göre ilk iki basamak çocuklarda, üçüncü ve dördüncü basamak ergenlerde ve genç yetişkinlerde görülüyor. Son iki basamağa gelmek ise herkesin harcı değil. Altıncı basamak yok, erişmek imkansız diyenler bile var. 

Geliştirilmiş ahlak testleri sonuçlarından yola çıkarılarak yapılan genellemeler ise çok ilginç. Mesela: Suçluların ahlak testinden aldıkları sonuç düşük. Kendini liberal diye tanımlayanlar ise testten yüksek not almışlar. Spiritualistler de yüksek puan alanlar arasında. Eğitim ne kadar yüksekse ahlak testinden alınan puan da o kadar yüksekmiş. Ama en ilginci kadınların erkeklerden daha yüksek puan almaları. 

Ek not: Yukarıda verilen senaryoda Heinz gece eczaneye girip o ilacı çalar. 

Peki ya hasta olan eşi değil de hiç tanımadığı biri olsaydı, yine aynı şeyi yapar mıydı? Ya sen, hiç tanımadığın biri için böyle bir şey yapar mısın?

Hadi bakalım. 

26 Mart 2020 Perşembe

Yanlış yaşadık.

Yanlış yaşadık. Uzak ülkelere seyahatler yaptık, yürüsen beş dakika sürecek markete süt almaya araba ile gittik, bolca tükettik, bozulunca attık, hep daha iyisini daha hızlısını aldık, yetmedi hiç yetmedi, umurumuzda olmadı, korunması gerekeni korumadık, bana ne dedik, bana bir şey olmaz dedik, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dedik, savaşlar açtık, öldük, öldürdük, dışladık, boşladık, yargıladık, astık kestik, çıkarlarımızı düşündük, hep ben hep ben dedik, nefret ile yaşadık, dizilerle futbolla alkolle uyuştuk, iyimserliği, inanmayı, merhameti, güveni, aşkı öldürdük. 






Öğrendiklerimiz

Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Her şey değişecek. Şimdiye kadar hayatımızda, evimizde ne değişti, dünyada global anlamda ne değişecek diye düşünüyorum. Buraya not düşmek istedim.


*Hayatı ve zamanı yavaşlatmak mümkünmüş. Bir işi yavaştan almak güzelmiş. Deli gibi koşturmak, hızlı hızlı yaşamak ne saçmalıkmış, anladık. 

*Sağlık ve eğitim en önemli şeymiş, gördük. Paraların, sağlık ve eğitim yerine, savunmaya, savaşa, silaha gitmesi tam bir salaklıkmış. 

*Asıl eğitim öğretim nedir, nasıl olmalıdır, nerede nasıl ne kadar zaman harcanmalı sorusunu test ediyoruz. 

*Hep ertelediğimiz işleri tek tek bitirdik. O evi dip köşe temizledik, o yemeği yaptık, o kitabı okuduk, o yazıyı yazdık, evde spor bile yaptık. Aslında yaşamayı öğrenmenin bir miktar kıyısından geçiyoruz. 

*Gereksiz ne kadar çok biriktirmiş, gereksiz bir sürü şeye sahip olmuşuz, gereksiz bir sürü şeye önem vermişiz ama asıl önemli olan şeyleri es geçmişiz, anlıyoruz. 

*Şartlar değişince uyum sağlayabildiğimizi, adapte olabildiğimizi, esnekliğimizi, bükülebileceğimizi keşfettik. 

*Dizisiz, futbolsuz, magazin programsız oluyormuş; Yamac ne yapacak, Cukur'da ne olacak, bu gece sence kac atarlar, hem kim kimi seviyor, kim kiminle yatmış, kim nereye kiminle gitmiş bilmeden de oluyormuş. 


18 Mart 2020 Çarşamba

Kötü olmak istiyorum

Kötü olmak, çok çok kötü olmak, canını yakmak istiyorum. Oyunlar kurmak ama oyunlarını bozmak istiyorum. Aklınla, kimyanla oynamak, seni yoldan çıkarmak istiyorum. Derinin altına sızmak, kanına girmek, kalbini delip geçmek, ruhunu istila etmek istiyorum. Dizlerinin üstüne çöktürmek ve asıl hükmeden kimmiş göstermek istiyorum. Hilelerini, adımlarını, oyunlarını seyretmek istiyorum. Kurduğun duvardaki o küçük delikleri bulup kulelerini yıkmak istiyorum. Seni seninle savaştırmak istiyorum.

17 Mart 2020 Salı

Mutluluk nedir?

Mutluluk nedir? Acı hissetmemek mi; yoksa haz almak mı?

Geçici ve kısa kısa yaşanan heyecanları bütün hayata yayma saçmalığı peşindeyiz ve adına mutlu olmak diyoruz. Belki mutluluk orta yoldur, belki mutluluk sadece memnun olmaktır, belki mutluluk huzurlu olmaktır, belki mutluluk öyle çizginin yukarı çekildiği bir yer değildir.

letting it go

letting it go

don't do anything - flow. allow.
don't resist - embrace change.
don't focus on the outcome. stay at present.
let go of the excess - attain what you need.