30 Aralık 2016 Cuma

Beni götürdüğü yer




(Beni alir buraya goturur - hayal urunu

Yaşım artık epey geçmiş ama bir festivaldeyim ve çimenlerin üstünde dans ediyorum. Ben ve müzik var, kimseyi gözüm görmüyor. Yalnızım.  Mihrap yerinde, göğüslerim orta yerde, gören görüyor ama görsünler değil derdim. Aslında çırılçıplak kalmak istiyorum ama daha cesaretim yok buna. Ben şu anda doğa ile müzik ile başbaşayım ve dans ediyorum. Notalar vücudumu sarıyor, speakerlardan çıkıp buluyorlar beni.  Kalçalarımda dolaşıyor, belime sarılıyor, ağzımdan içeri girip dilimi buluyorlar. Beni seyredenler oluyor, dans ederken seyredilmek hoşuma gidiyor. İyi dans ediyorum. Derken genç bir adam yanıma geliyor ve benimle dans etmeye başlıyor. Yan gözle ona bakıyorum ve onun muhteşem olduğu kanaatine varıyorum. Dans ediyoruz.  Ben ve hiç tanımadığım o genç adam, yaşı benden hayli küçük olan o muhteşem ruh ve ben. Kollarını bana uzatıyor, ellerinden tutuyorum onun.  Gözlerim gözlerine değiyor arada. Güneş batarken, çimenler üstüne, çıplak ayaklarımız, ben ve o, o ve ben dans ediyoruz sanki hiç yarın yokmuş gibi. Onu seviyorum,  o da beni... Herkesi kucaklamak istiyorum ama en çok onu. 

22 Aralık 2016 Perşembe

Manifesto yazdim...

1. Hayvanı kesmek, kürkünden, derisinden ve bilmem nesinden yararlanmak yok. Insan hayvandan daha üstün değildir. Doğa hepimizin, doğa üstünde haklarımız eşit.

2. Sünnet yasak. Gereksiz, korkunç, acımasız ve saçma sapan bir gelenek bu.

3. Kadının söz hakkını elinden almak yanlış. Kadının kendi hayatı hakkında karar yetisini kazanması için bütün olanaklar sağlanacaktır.

4. Sınırlar kalkacak. İnsanlar istediği gibi ülkelere gidecek, hayat kuracak, dönecek, ne isterse yapacak. Aynısı ülkemize gelenler için de gecerli.

5. Askerlik yok. İnsanı en verimli çağında ölüme göndermek aptallıktır. Devlet aptal değildir. Barışı sağlamak politikacıların birinci görevidir. Barış olursa askerliğe gerek olmayacağı millete, halka anlatılacaktır.

6. İki ülkenin politikacıları barış sağlayamıyorsa başbakanları düello yapması istenecektir.

7. Din özel hayatta uygulanacak, dinin public alana girmesine izin verilmeyecektir. Herkes istediğine inanmakta serbest ancak bir inanışın genel alana taşınmasına devlet izin vermeyecektir. Devlet dinden elini eteğini ayağını çekecektir. Bütçeden din için para harcanması deliliktir.

8. Devlet ve din işleri ayrılacak ve alınacak kararlar ethics ve bilime dayalı verilecektir.

9. Felsefe, critical thinking ve rhetorical analysis zorunlu ders olarak okutulacaktır.

10. Bütçenin büyük bölümü savunmaya değil eğitime harcanacaktır.

11. Öğretmen maaşı üçe katlanacak. Öğretmen eğitimi ve öğretimi reformlardan geçirelecektir.

12. Hiç bir grup dışarı açılmayacak, tam tersi dahil edilecektir. Mecliste temsil edilecek, karar vermede sürecinde söz hakkı olacaktır.

13. Herkes istediği dili konuşmakta serbest olacaktır. Devleti, milleti bölen konuşulan farklı diller degildir. Grupların kültürünü yok edecek, herhangi bir grubu asimile edecek hiç bir çalışmaya izin verilmeyecektir.

14. Çok çeşitlilik kutlanacak ve korunmaya alınacaktır.

15. Devlet muhtaç olana yardım konusunda ön ayak olacaktır, gönüllü kuruluşları ve çalışmalarını destekleyecektir.

16. Hayatın hangi döneminde olursa olsun vatandaşın eğitim ve öğretim kurumlarından faydalanması sağlanacaktır.

17. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışılmayacaktır. Hiç bir davranış biçimi, anlayış sistemi empoze edilmeyecektir.

18. Toplumda herkesin ekonomiye katkısı sağlanacaktır. Doğumdan sonra bebek ve çocuk bakım ücretini devlet ödeyecektir. Anne ve babanın işe dönüşü hızla gerçekleştirilecektir. Çalışabilen herkesin çalışması ve katkıda bulunması önemli bir mevzudur.

19. Gönüllü işler özendirilecektir. Toplumun çalışan kesimin ihtiyacı olan kesime yardım ettiği bir toplum ayakta kalır.

20. Vergi sistemi reformdan geçecektir. Çok para kazanan kesim daha fazla vergi ödeyecektir. 

21. Yardıma muhtaç olan kesim belirlenecek ve bu kesim vergiden muaf tutulacak ve devlet yardımına alınacaktır. Bu kesimin ekonomiye, eğitime sosyal hayata katılımı için ne yapılması gerektiği ortaya çıkarılacak ve bu yönde adımlar atılacaktır. 

24 Ekim 2016 Pazartesi

Sünnete karşıyım!

Sünnetin gereksiz, saçma, yanlış ve unethical olduğuna inanıyorum.

Bir erkek çocuğunun sünnet olması gerektigini savunanlar çeşitli sebepleri sıralıyor olsa da; bence tek sebebi var: din, gelenek.

Sünnet daha sağlıklıymış, sünnetli penis daha estetik gözüküyormuş, sünnet cinsel ilişki sırasında alınan zevki arttırıyormuş gibi sebepler sıralanıyor. Bu sebepler bana sünnet olduktan sonra işi kılıfına uydurmak için sonradan düşünülmüş sebepler gibi geliyor. Ayrıca sünnet olmaya ikna edecek sebeplerden olamaz hiç birisi.

Soruyorum: Tanrın sana emretmemiş olsaydı, bu yüzyıllardır uygulanan bir gelenek olmasaydı, sadece daha sağlıklı ve daha estetik görünüyor diye sünnet olmaya razı olur muydun? Cevap veriyorum: Hayır olmazdın.

Bir kere erkek cocugu icin oldukça traumatic bir deneyim. Bir güzel herkesi toplayıp, önlerinde çocuğa ait olan bir şeyi, vucudunun bir yerini ona sormadan kesiyorsun ve buna "erkek olmak" diyorsun. Bu oldukça saçma bir davranış.

Halbuki asıl sebep din, Tanrı öyle demiş, öyle istemis. Aslında Müslüman'ın tanrısı dememis bunu, Yahudi tanrısı demiş. Demiş ki "bana inandığını göster ve bunun için dogan erkek çocuklarının penisini yedinci günde kes". Yani tanrı Yahudi'den kendisini belli etmesini istemiş. O günden sonra da zaten kendini belli etmek, bu kavme ait demek icin var olmuş sünnet. Şimdi soruyorum: Tanrı bugun sana sağ elinin serçe parmağının ucunu bana inandığını göstermek için kes dese, yapar mısın? Hayır yapmazsın.

Sunneti savunan kesim "Ama daha sağlıklı, kadınların kansere yakalanma riskini, erkegin enfeksiyon ve cinsel yollarla bulasan hastalık kapma riskini azaltıyor" diyor. Böyle bir çalışma var ancak yapılan araştırmaya baktığınızda ilginç şeyler çıkıyor ortaya. Mesela araştırma içine alınan erkek nüfusu oldukca az, ve Afrika ülkelerinde yapılmış bir çalışma bu. Yani sözün kısası yapılan araştırma araştırmadan sayılmıyor, aslında inconclusive, yani geçersiz olması gerek. Zaten bir çok bilim adamı da bu görüşü yani yapılan araştırmanın geçersiz sayılması gerektiğini destekliyor. Ancak sünnet taraftarı olan bir kesim bu tek araştırma yazısını sürekli ön plana çıkarmakta, "yaaaaaa bak gördün mü sünnet hastalığı engelliyor, sünnet sağlıklı" diye her yerde sünnet propagandası yapmakta ve bu geçersiz sayılması gereken çalışmayı populer hale getirmis durumda.

Sünnet olsa olsa tek bir sağlık sebebi yüzünden yapılabilir. O da hijyen yüzünden. Eskiden çölde yaşayan erkek çocukları gerekli temizliği yapamıyor, su yok, bilinç yok, bugünkü temizlik anlayışı yok: dolayısıyla enfeksiyon kapması çok olagan. Ancak evet, kesersen ucunu enfeksiyon olasılığı azalmış olur. Kesersen ucunu, evet, bakterinin yaşayabileceği ortamı yok etmiş olursun doğru. Ancak günümüzde hijyen bu kadar önemliyken, temizlik yapabilen erkek nüfusu ve bilinci varken sünnet gerekli midir?

Şimdi öteki saçma nedenlere geçelim: Bir tanesi sünnetli penisin daha iyi göründüğü ile ilgili. Bir kere ereksiyon halindeki penislerin hepsi aynı gözükür. Sünnetli penis daha estetik demek ise saçmalığın ta kendisidir. Estetik anlayışı, kaldı ki, değişir . Estetik görüntü sünnet olmak için geçerli bir neden değildir ayrıca.

Diğer anlamsız sebep ise sünnetli erkeğin daha çok zevk aldığı ile ilgili. Bu tamamıyla sünnet taraftarı grupların çıkarmış olduğu koca bir yalan. Böyle bir araştırma yok. Bunun bilimsel bir dayanağı yok.

Buraya kadar sünnetin yapılması için geçerli bir sebep göremiyorum. Ancak küçük bir bebeği veya erkek çocuğunu "erkek olmak" adına veya belirli bir kavme üye yapmak adına veya tanrı emretti diye veya bu bir gelenektir diye sünnet ettirmek gereksizdir, saçmalıktır, cahilliktir, acımasız bir uygulamadır. Kaldı ki küçük bir bebeğe veya erkek çocuğuna bunu onların isteği dışında korktuklarını bile bile acımasızca yapıyoruz. Bu da ethical değildir, ahlaklı, doğru bir davranış biçimi değildir.

Son soru: Küçükken size sorulmuş olsaydı , evet dermiydiniz? Ya şimdi sorulsa evet der misiniz sünnet olmaya.

O zaman?

12 Eylül 2016 Pazartesi

Ben lime olurdum....

Ben meyve olsam lime olurdum.

Ona Türkçe'de yeşil limon mu, yoksa misket limon mu, diyorlar pek emin değilim ama herkesin limon sandığı ancak bambaşka bir meyve olan lime'dan bahsediyorum. Kendisini kanıtlamaya da pek gerek görmüyor lime. O kendisi. Ben limonum demiyor, limon olmaya çalışmıyor.. 

Bence oldu... Ben lime meyvesiyim.

2 Eylül 2016 Cuma

Artik ilgimi cekmiyordu

(Kisa hikaye calismalari)


Caddeden karsiya geciyordum, bana yiyecek gibi baktı, ilgimi öyle çekti; yoksa bu kalabalikta zordu onu farketmem. Otobusumun kalkacagi yerde dikilmisti anlamsizca. Yanindan gecerken onu umursamiyormus gibi gorundum, gozgoze gelmedim baktigini bildigim halde. Durakta kimbilir ne kadardir bekleyen otobüse bindim, on taraflarda onu rahatca gorebilecegim bir yere oturdum ve onu seyretmeye başladım, gözümü bir saniye bile ayırmadan. Insanlari seyrederdim ben bayilirdim bu oyuna.

Sigara sarıyordu veya başka bir şey. Kulaklığını takmış müzik dinliyordu bir yandan, ben de. Dinlediğim müzik yüzünden de olabilirdi onu aşırı seksi ve ilginc bulmuş olmam veya bana bakisi. Uzun boylu değildi, yakisikli bile sayilmazdi ama bir ışığı vardı. Onu seyretmeye devam ettim. Sigarasını yaktı, sigara yakan erkeğin seksi olduğu aklımdan geçti veya o seksiydi ve sigarasını hep böyle seksi yakıyordu. Başını yana eğdi aleve yaklaştı. Sonra otobüse bana doğru bakmaya başladı. Şimdiye kadar yapmadığım bir şey yaptım ve bana dogru baktigini bile bile onu seyretmeyi sürdürdüm. Gozgoze geldik. Hic ayirmadim bakislarimi.Yanından bir kadın geçti ve o arkasından baktı. Ben de kadına bakmak icin, daha dogrusu ilgisini ne çekmiş olabileceğini görmek için oturduğum yerden doğruldum azıcık. Kıçı güzeldi kadının, ona bakmış olmalıydı. Artik ilgimi çekmiyordu. Bakmayı bıraktım.

17 Ağustos 2016 Çarşamba

Hakkımda gelişi güzel bilgiler

71. Bozulmamış bir saflik içimde. İnsanları şaşırtan bana kuşku ile baktıran bu sanırım.

70. Birisi gözümde büyümüş ise ona kendimle ilgili en zayıf bilgiyi veririm. Ve bu bilgi ile ne yapacağını seyrederim. Bu önemli bir test aslında.

69. Lise ve üniversitede hiç sevgilim olmadı.

68. Hiç avlanmadım, ava çıkmadım, kimseyi elde etmedim. Avlanmayı, bakış atmayı, kesişmeyi, göz süzmeyi, kur yapmayı bilmem.

67. İnsan ruhunun derinlerine inmeyi, katmanlarını açmayı seviyorum. Korkutucu bir deneyim aslında. 

66. Bazen koşmak yapabileceğim en iyi şey oluyor.

65. Bazen cok saçma buluyorum her şeyi. Devam etmek için bir neden bulmam gerekiyor.

64. Bir şey yolunda gitmezse önce kendime saldırırım. Hep suç benimdir.

63. Hiç bir zaman populer çocuklarla arkadaşlık yapmadım, onları hiç sevmedim. Benim aradığım şey köşede etrafı izleyen o çocuktaydı.

62. Eski erkek arkadaşlarımın sayısı elimin parmaklarını geçmiyor.

61. Aksanım Ingiliz, Amerikan ve baska bir sey daha aksanları karışımı.

60. Şayet size bir sorunumu anlatmışsam bu size süper güvendiğimi ve sizi çok sevdiğimi gösterir. Asla anlatmam.

59. Yardım isteyemem. 

58. Hareketlerim hep hızlıdır. Hızlı yürürüm, hızlı yemek yaparım. Sabırsızım, bekleyemem, yerimde duramam. Ama sabri ogrendim.

57. Çok ciddi insanları bir kalemde silebiliyorum. Üzücü aslında.

56. Bir kedim var, adı Mr Poo. 2004 yılında Portekizli öğrencimden aldım onu. İlk karşılaşmamız o kakasını yaparken oldu.

55. En sevdiğim koku tarçın, lavanta ve limon. Kahve kokusunu da seviyorum.

54. İnsanları kokularıyla hatırlıyorum. Birisinin adını söyle bana kokusu geliyor ilk burnuma.

53. İlk evlenme teklifini 14 yaşında aldım. Aramızda bir şey yoktu. Babası babamdan beni istedi. Ünlü bir iş adamının oğluydu. Yakışıklıydı. Babam bir daha aile ile görüşmedi.

52. Bu ülkeye gelene kadar akademik olduğumu düşünüyordum. Ancak sonradan aslında artistic yanım olduğunu keşfettim ve hayret ettim.

51. Öğretim hayatım boyunca ben inek hatundum. Okul başkanlığım bile var. Örnek öğrenci, takdirname, okul bölüm birinciliği bilmem ne. 

50. Yükseklik ve derinlik ve bir de dar alan korkum var benim. 

49. 2002 yılına kadar cep telefonu almayı red ettim.

48. Sony, Nike ve Swatch takıntım var.

47. Yatak çarşaflarım hep beyaz. Beyazdan başka renk düşünemiyorum yatak takımı için.

46. Hep siyah giyerim. Evde en sevdiğim renk ise yeşil. 

45. Evim minimalist. Ortada eşya yok, temiz çizgiler ve derli toplu görüntü hakim. Her şey dolaplar ve kutular içinde.

44. Fransız ve Alman erkeğinin ilgisini çekiyorum. Nedenini bilmiyorum.

43. Aşkla seksi ayıramıyorum. Tek gecelik ilişkiye girsem veya fuckbuddy'im olsa kesin aşık olurdum ve elime yüzüme bulastirirdim.

42. Dancefloor'da ilk ben dans eder, en son ben kalır, en son ben çıkardım ve hiç durmadan dans ederdim.

41. Hakkında konuştuğum herşeyi denedim. Uzaktan atmıyorum. Diğer tarafı gördüm.

40. Anne tarafımda herkes kansere yenik düştü. Ben de kanserden ölecekmişim gibi geliyor.

39. Bazen erkek olmak istiyorum. 

38. Içimde bir sürü kisilik var, ama kontrolu almalarına izin vermiyorum.

37. Aylan Kurdi'den sonra 10km koştum ve para topladım. Ege'de botu batan sığınmacılara yardım eden bir kuruluşa verdim parayi. Bir suru insan destek oldu. Hayatımda gurur duydugum en yagane sey.

36. Benim hiç çocukluk arkadaşım yok. 

35. Bahse varım hiç kimse benim kadar ölü beden görmemiştir. 

34. Tarihler 17 Ağustos'a yaklaştığında huzursuzluk yaşarım. 

33. Uzunca bir süre depresyonla savaştım. Yere çakıldığım dönem.

32. Bir ara cafem olsun istedim. Menüsünü hazırladım, ismini bile bulmuştum. Ama vazgeçtim. Kariyerime döndüm.

31. Eskiden fotoğraf çekerdim. Doğum günümde bir kamera alınmıştı. Ancak artık bunu yapmıyorum.

30. Ben iltifat kabul etme özürlüyüm. Tesekkur etmem gerektigini biliyorum ama yuzum kizariyor.

29. Üniversiteye 17 yaşında girdim. Öyle bok gibi erkenden bitirdim. Hiç bi halt yemedim. Liseye gidermiş gibi geçti.

28. Amerika'da ve İngiltere'de mutfakta çalıştım ve çok şey öğrendim. Yaptığım en güzel şeydi mutfakta çalışmak.

27. Amerika'da yaşadım. İngiltere'de de. Avustralya'da da bulundum. Ama hepsi bu, başka yer görmedim.

26. Otobüs şoförünün zenci bir çocuğa ırkçı davranışı yüzünden otobüste oturma eylemi başlattım.13 kisi otobusu terketmedik.

25. Hiç küfretmezdim ben. İlk küfrümü twitter'da ettim. Ve aşırı rahatladım.

24. 20'li yaşlarda Ankara'da bir barda ünlü bir yönetmen kartını verdi, ünlü yapacakmış öyle dedi. Kartı yırttım.

23. İlk kez 5 yaşında keşfedildim model yapalım dediler fotoğraflarımı çektiler. O güne ait sadece tek bir foto var elimde.

22. İlk erkek arkadaşım 21 yaşında oldu. Toxic bir ilişkiydi üç yıl bitir başla bitir başla diye sürdü.

21. İlk defa 19 yaşında öpüldüm. Çocukluk arkadaşımdı, beni zorla öptü.

20. Ensemde dövme var. Aşağıya doğru inen bir yıldız kümesi. Sağ kolumda noktalı virgül, sol kolumda da kuşlar kümesi. 

19. İlgimi sadece akıl çekiyor. İlgimi para ile veya güzel yüz, guzel vucutla çekmeniz mümkün değil.

18. Hastalık derecesinde düzen manyaklığım var. Hayatimda her şey yerli yerinde, kutular ve dosyalar içinde. Kafamdakiler bile.

17. Sosyal medya ile bir sorunum var. Love and hate ilişkisi. 

16. Perfectionist idim. Şimdi good enough diyorum.

15. Çıplak olmaktan korkardım utanırdım. Şimdi seviyorum. Bazen yağmur altında ormanda çıplak kalmak ve çıplak dolaşmak istiyorum.

14. Hippiler gibi yaşamak istiyorum. 

13. Babam lady olmamızı istedi. Sonra bozuldum. 

12. Mültecilerle çalıştım.

11. TV seyretmem. 2011'den beri alkol almıyorum. Sigara da içmem. Aşırı sıkıcı olduğumu düşünüyorum.

10. Uzun bir dönem insomnia yaşadım. En sonuncu episode 51 saat uykusuzluk olunca yardım istemem gerektiğini düşündüm.

9. DJ Academy'e gittim ve bu işi öğrendim. Turntable'da plak döndürmeyi biliyorum. Ama sadece kendime çaldım.

8. Bir kaç sene önce BDSM ilgimi çekti. Okudum tartıştım öğrendim. 

7. 1999 Ağustos depreminde enkaz altında saatlerce kalıp yardım bekledim. 

6. Darbe yaşadım. Savaş da gördüm.

5. Kick boxing yaptım. Ve çok sevdim.

4. Bir yere kök salamam. Yaşadığım yeri ve işi sürekli değiştirmem şart. Hayatımı da. 

3. Yüzücüler gibi yüzerim. Kulvar sonunda aynı yüzücüler gibi dönerim. Ben yüzerken herkes beni seyreder.

2. Snowboarding denedim olmadı. Düştüm korktum gerildim. Kış sporlarını beceremiyorum. 

1. Bir zamanlar Michelin yıldızlı bir şefin restoranında çalıştım. Mutfakta çalışmayı çok sevdim. Öğretmen olmakla mutfakta çalışma arasında bir sürü benzerlik gördüm. 

11 Ağustos 2016 Perşembe

Plato'nun magarasi

Magaranin icinde bir ates, atesin hemen onunde bir perde, perdenin arkasinda da bazi objeler... Perdenin oteki tarafinda magarada oturan ve elleri zincirlenmis insanlar ates yuzunden perdeye golgeleri dusen objeleri gercek objeler zannederlermis. At objesi, fil objesi gibi.

Bir gun iclerinden biri bir isik gormus magaranin ucundan, takip etmis. Cikmis disari, once gunesi gormus, gorur gormez gozu kamasmis. Arkasindan gercek ati, gercek fili. "Hemen geri donmeliyim" demis, "magaradaki herkese bu dunyayi anlatmaliyim, paylasmaliyim, onlar da gormeli butun bunlari" demis.

Magarasina geri donmus, insanlara gunesten soz etmis, attan, filden. Magaradakiler inanmamislar, yalanci demisler ona. Magaradakiler gercekmis iste, nerden cikariyormus bu hikayeleri de. Ancak susmamis gercekleri goren adam anlatmis da anlatmis, herkesin bilmesini gormesini istemis. Digerleri dayanamamis linc etmisler onu.

Sozun kisasi... ortada iste sozun kisasi: Degismeyecekler o magaradakiler. Yuzyillardir bildikleri golgeleri "gercek" zannedecekler. Sen istedigin kadar "ben gordum, okudum, gercek olan dogru olan bu" de, inanmayacaklar sana. Tam tersi boyle igrenc sozcukler kullanacaklar. Hatta linc edecekler seni..

5 Ağustos 2016 Cuma

Medcezir bipolar kutup halleri

Kimsenin bilmedigi, cogu baskalarinin goremedigi, gormedigi veya gormek istemedigi, gorse de bilmek istemedigi veya benim gostermek istemedigim bir ben var bende. Hayir yalan soyledim; bir ben yok benden, bir kac tane ben var icimde sakli. Ruhumla benim cikaramadigim bir sebepten dolayi ilgilenenler goruyor, farkediyor icimdeki cok sesliligi - de gormesinler, duymasinlar istiyorum; yoksa cirilciplak kaliyorum celik bakislarda. Birinin karsisinda cirilciplak kalmayi sevmiyorum, korkutuyor beni. Sahi kac kisiye gosterdim ki gercek beni? Gostermek istiyor muyum ki? Istiyor olmaliyim yoksa yazmazdim bunca seyi.

Bir manic durumlari yasiyorum, creative yanim agir basiyor. Disari atiyorum kendimi, fotograflar cekiyorum; kumaslara dalmak, hepsine dokunmak istiyorum, yeni seyler cikarayim istiyorum, modaya daliyorum, dikis dikmek istiyorum, fashion design kurslarina yazilmalara kalkiyorum; muzikle ilgileniyorum, DJ Academy'e gidiyorum, plaklar aliyorum; bahceye iniyorum, toprakla oynuyorum, kilden anforalar yapayim diye hayal ediyorum; ellerimden bir seyler ciksin istiyorum, yaratayim diye deli oluyorum.

Sonra dusuyorum, bu sefer depresif halleri. Yataktan cikasim gelmiyor, uyumak istiyorum hem de aylarca yuzyillarca; kapatiyorum kendimi dis dunyaya, icime donuyorum, baskasi ilgilendirmiyor, pek bir bencillesiyorum; yok olayim istiyorum, gorunmez olayim diyorum; yemek yemiyorum, dus almiyorum, saclarimi boyamiyorum, isime gitmek istemiyorum, herkesten kaciyorum, disari cikmiyorum, telefona cevap vermiyorum.

Zorum ben aslinda; anlasilmazim, kocaman bir bilmeceyim, tahmin edilemezim, bir oyleyim bir boyle. Mizmizim, derinim, karanligim sonra; korkuturum bir anlatsam icimi. Orumceklerim, boceklerim var icimde.

Ben; yok olmak isteyen bir yandan; bir yandan da yakmak, incitmek, yok etmek, kahretmek isteyen o diktator. Hem küçük çocuk, masum; hem de en yakıcı Femme Fatale, ah bir bilseler ne şeytan bazen. Hem kendi, içi dışı bir; hem en büyük oyuncu. Hem çabucak sıkılan terkeden arkasına bile bir kere bakmadan; hem de yüzyıllarca sükut içinde bekleyen Penelope misali ahmak! Hoş kokulu gizli bahçem her şeye rağmen, sığınağım. Inatla direnen, ayağa kalkan o inatçı dik başım bir de herşeyin üstüne. Delice romantik ben sonra - başkalarının hiç tahmin edemeyeceği kadar, kimsenin beklemediği kadar. 

Manyaklik sanirim. Celiskiler ordusu icimdeki. Ben bile bilmiyorum kimim, neyim, neredeyim, nereye gidiyorum, nereyi istiyorum, canim ne cekiyor...

Sarip sarmalanmak

Sarip sarmalanmak, kanatlar altina alinmak, korunmak, saklanmak, ozenle tasinmak istiyorum.

Iceri gireyim, ortuneyim, saklanayim, kapanayim herkesten uzakta. Isinmak, sabahlara kadar uyumak istiyorum.

Hic konusmadan anlasmak, hatta hic konusmamak istiyorum. Ellerim anlatsin beni, gozlerim konussun. Duymayayim, gormeyeyim, acimasin icim.

Hissetmek ama hissetmemek istiyorum. Oylece salinayim, dolanayim beklentisiz, sartsiz, karsiliksiz.




Sevdigim siirler

I FIND NO PEACE  
By Sir Thomas Wyatt

I find no peace, and all my war is done.
I fear and hope. I burn and freeze like ice.
I fly above the wind, yet can I not arise;
And nought I have, and all the world I season.
That loseth nor locketh holdeth me in prison
And holdeth me not—yet can I scape no wise—
Nor letteth me live nor die at my device,
And yet of death it giveth me occasion.
Without eyen I see, and without tongue I plain.
I desire to perish, and yet I ask health.
I love another, and thus I hate myself.
I feed me in sorrow and laugh in all my pain;
Likewise displeaseth me both life and death,
And my delight is causer of this strife.