23 Ağustos 2018 Perşembe

Anne baba ve ask

Belki de doğamızda anne babamızın bize hissettirmiş oldugu o güven duygusunu yeniden yaşama isteği var. Belki de doğamızda anlamlı romantik ilişkiler kurma isteği var. Ve belki de "modern çağda romantizm de ne demek" diye doğamıza karşı geliyoruz. Ondan mı mutsuzuz?

Aşk insanı mutlu etmeli. Etmiyorsa o zaman seçime bakmak gerekiyor, özellikle sürekli tekrar ediyorsa bu yanlış seçim. Çocuklukta yaşanmış bir şeyi çözme çabasında olabilir misin? Veya normal (!) olarak kabul ettiğin şey aslında çocuklukta yaşadığın travma olabilir mi?

Belki bu söyleyeceklerim kıracak ama söylemem gerekli. Sürekli seni hırpalayan adamı seçiyor olman çocuklukta hırpalamış olman sebebiyle olabilir mi? Veya sürekli kıskançlık yapıyor ve karşındaki insanı boğuyor olman çocuklukta yaşadığın terkedilme korkusu yüzünden olabilir mi?

Anlamlı, uzun, tek eşli, romantik, kişisel alanların korunduğu, olgun, yetişkin, sorumluluğu alınmış, özgür ilişkiler kuramayışımızın sebebi çocukluk travmaları olabilir mi?

15 Ağustos 2018 Çarşamba

Cocukluk travmasi


Kimi dinleyeceksin? Içindeki hep isteyen hem de şimdi isteyen ama sorumluluk almayan çocugu mu; yoksa kendini disipline etmiş kontrollü sorumluluk almış yetişkini mi?

Cocuklukta yaşadığımız travmalar sebebiyle büyüyemiyoruz. Hep o hırpalanmış çocuk kalıyoruz. Yetişkin olduğumuz dönemde bile içimizdeki o çocuk hep bizimle konuşuyor, onu hep yanımızda taşıyoruz. Aşılması neredeyse imkansız zor bir şey bu. Ama mümkün.

Duygusal bakımdan sağlıksız çocuk ergenlikte sağlıksız seçimler yapıyor. Çocukluktan ergenliğe geçişte verilmiş olan sağlıksız kararlar ise yetişkinlik dönemine yansıyor. Ve yetişkin görünümünde ancak içeride travmatik çocukla hayatlarımızı yaşıyor oluyoruz

10 Ağustos 2018 Cuma

Kendini sabote etmek

Hayat öyle şeyler yapmış ki bana sürekli sevdiğim insanı kaybetme korkusu yaşıyorum.

Niye korkuyorum, niye endişe duyuyorum, niye sıkıyorum bu endişeyle insanları diyorum ve görüyorum. Seni seviyorum dediğim ama beş dakika sonra kaybettiğim erkekler var geçmişimde. Bir ertesi gün kahve için sözleştiğim ama depremde kaybettiğim arkadaşlarım var benim.

Akıllı olacağım, bu manyaklık diyorum ve çaba veriyorum. "Bu sefer korkma, bu sefer korkma" diye tekrarlıyorum yeniden yeniden aynı cümleyi. Ama o edinilmiş tecrübe hep kulağımda, "dikkatli ol, çok sevme, ya o da giderse, ya o da ölürse"...

Eskiden herkesi kalbine ruhuna alan ben, eskiden herkese güvenen ve çok seven ben... Ben ben değilim artık. Çok sevdiğimde sabote ediyorum. Çok sevdiğimde gidiyorum. Çok sevdiğimde korkuyorum. Çok sevdiğimde bozuyorum. Çok sevmelere, çok alışmalara izin vermiyorum.

Ve self destructive mutter bir kadın çıkıyor ortaya. Yolunda giden her şeyi, once hayat sabote etmeden bozan bir kadın. 

8 Ağustos 2018 Çarşamba

Regl, hamilelik ve edep

Regl... Korkulacak, ayıp diye saklanacak, utanılacak bir şey değil. Aslında güzel, doğal, bağrına basılacak, olduğumuz için mutlu olacağımız, gurur duyacağımız bir şey bu. Regl kelimesini edep ve ayıp kelimelerinden koparmak gerek.

Aynısını hamile olmaya da yapıyoruz. Hamile kaldığımızı saklamamız gerektiğini söylüyorlar. O önündeki şişliği sakla, öyle giyin, dışarı çıkma, evde kal, edepli ol diyorlar. Fotoğraf çekme, paylaşma, üstüne konuşma diyorlar. Ayıp diyorlar. Hamilelik niye utanç olsun?

Kadına ait her şey utanılacak, saklanacak şeyler mi? Ayıp mı? Regl olduğumuzu söyleyince, üstüne konuşunca, hamile olduğumuzu saklamayınca utanmaz ve edepsiz mi oluyoruz?

Regl üstüne

Şu regl konusuna bir de ben gireyim ve kısaca feminism buna niye giriyor, kadınlar burada niye regl de regl diyor anlatayım. Bazılarınız şiddetle karşı buna, edepli olun diyenler var. İşte sorun da burada başlıyor.

Regl son derece normal bir olay. Yaklaşık 12 yaşından 50+ yaşına kadar her ay olan biolojik bir şey. Kadınlığa geçiş demek, her ne kadar bu tartışılır bir cümle olsa da. Kutlanması gereken bir geçiş töreni olması gerekirken tam tersi olur.

Size çoğu zaman kimse anlatmaz başınıza ne geleceğini çünkü utanılır. 12 yaşınızda iç çamaşırınızda ilk kanı gördüğünüzde zaten korkarsınız ve annenize söylediğinizde (ki bazı kültürlerde bu bile yapılmaz anneden bile saklanır) size bunu saklamanız tembih edilir. Ayıp derler.

Zaten korkuyorsunuz ve birileri size kadın oldun artık diyor, ama öyle hissetmiyorsunuz, bir yandan da ayıp sakla diyorlar. İyice kafanız karışıyor.

Ağrınızı, sızınızı saklayarak kimseye söyleyemeden, sanki her şey yolundaymış gibi yaşayarak devam ediyorsunuz. Bunu her ay yapıyorsunuz. Size söylenen tek şey: Ayıp. Kadın olmak ayıp!!! Kadın olmanın getirdiği bu son derece normal, doğal ve biyolojik şey ayıp!!!!

Bakın erkek çocuğuna aynı şey olmuyor. Sünnet töreni yapıyoruz, eğlence düzenliyoruz, pipisi kesilecek diye önce sokaklarda gezdiriyoruz, kornalara basıyoruz, altınlar takip hediyeler veriyoruz, erkekliğe geçiş diyoruz ve bunu kutluyoruz, gurur duyuyoruz.

Bence regl hareketini (!) kutlamalıyız, bir çok olumlu şeyi beraberinde getirdi. Regl doğal ve normal dedi. Utanılacak bir şey yok dedi. Ayıp değil dedi. Konuya dikkat çekti. Ve kabul edin, erkekler çok şey öğrendi.

Gelecekte umarım ped reklamlarında mavi sıvı kullanılmaz. Umarım kadınlar işe okula gidemeyecek kadar regl ağrısı çektiğinde bunu açıkça söyleyebilirler. Umarım değiştirmek için tuvalete gittiklerinde ellerindeki pedi saklamazlar. Umarım oruç tutuyor taklidi yapmazlar.

Ama en önemlisi umarım bir daha regl olmak ile edep kelimeleri bir araya gelmez.