14 Ocak 2019 Pazartesi

Yalniz hayat, gecici doyumlar

Esasımda, doğamda olan şey en önemli şeydir, ben hormonlarım ve dürtülerim ne derse onu yaparım demekle olmuyor. 

Hormonları ve dürtüleri kontrol etmezsen onunde iki secenek var; 
1) yalnız bir hayat, 
2) geçici doyumlar ama hiç bitmeyecek ruhsal bir doyumsuzluk

9 Ocak 2019 Çarşamba

Penis ve body positive

Positive body image diye diye dilimde tüy bitti. Ama görünen o ki bu iş masayı ters çevirmeden olmayacak.

Erkek capitalism sistem önce ideal estetik seksi güzel bedeni kafasında çiziyor, tanımını yapıyor ve sonra beynimizi yıkıyor. Diyor ki "başka kadınlarla yarışıp, erkeğin gözüne girmek, onu elde etmek, başarılı olmak için bu bedende olman şart.

İdeal bedene ulaşmak, bu yarışı önde bitirmek için de kendimize işkence ediyoruz. Ulaştığımızda ise başka kadınlardan kendimizi üstün görüyoruz. İşin komik tarafı estetik, ideal, güzel seksi beden sürekli değişiyor.

Erkek capitalist sistem sürekli bize yeni şeyler satıyor, çıtayı sürekli değiştiriyor, sen ise sürekli kendini eksik başarısız çirkin şişko yaşlı hissediyorsun. Yapacağın şey ise basit. Her beden güzel demek ve kendi normal bedenini kabul etmek.

Buraya kendi bedenini koyup başka kadınlarla yarışan kadına sinir oluyorum. Hangimizin beli daha ince, hangimiz daha güzeliz ne salakça bir twittir. Evet, parasını memesini büyütmeye, dudağını şişirmeye veren kadına da sinir oluyorum makyaj malzemesine manyak para veren kadına da.

Burada kadın görseli paylaşıp bu kadınsa sen nesin, bir buna bak bir de aynaya diyen erkek kafasına da sinir oluyorum. Belini götünü memesini bikinisini ortaya döken kadına güzelleme yapan, onu oven erkeğe de sinir oluyorum. Başka kadına ne yaptığınız zerre kadar umurunuzda değil.

Hadi masayı ters çevirelim. Hani derdimi daha iyi anlatmak adına. Konumuz penis.

Kadınlar estetik ideal güzel seksi penisin tanımını yapsınlar. Desinler ki 25 cm, pembe, çift damarlı, kalın penis ideal, bütün kadınların istediği bu. Sonra burası böyle penislerin görselleri ile dolsun. Kadınlar desin ki bu penis ise seninki ne, bundan yoksa kendine erkek deme.

Hatta böyle penisi olan koysun fotosunu buraya, kimin penisi daha güzel, daha kalın, daha hacimli, daha pembe yarışması yapsın. Kadınlar altına gelip oylama yapsın.

Derken ürünler satsalar, ortaya yeni operasyonlar çıksa; damar operasyonu, büyütme operasyonu, rengini değiştirme operasyonu, daha hacim için egzersiz programı, makyaj malzemeleri.... Sen de sürekli uğraşsan. Paralar harcasan. Bütün derdin penisin olsa.

Sürekli kendi penisin ile ideali karşılaştırıp ulaşılamıyorsun diye depresyona girsen. Kendini yetersiz hissetsen.

Hayatının bütün amacı penisin ve nasıl göründüğü olsa. Birisi kalıp sana "ya Allah aşkına senin başka özelliğin yok mu, hep penis hep penis, yapma şunu" dese sen de ona "sana ne, bu benim tercihim" der misin?

Sanırım hesabımda şimdiye kadar yapılmış bütün tartışmalarımı özetlemiş oldum. Bu "sana ne bu benim terchimden" argümanından oldukça uzak ve derin bir konu. Sane ne diyenler utansın bence.

Decoding narcissist

Size en temel ihtiyacınız sevgi önem ilgi gibi gereksinimlerinizi bilinçli olarak vermeyen, ama hep isteyen ve sizi her konuda suçlu hissettiren insanlardan kaçın. Hiç sorgusuz kaçın. Arkanıza bile bakmadan kaçın. Uğraştığınız insan bir narcissist. Ve onun iyilesme ihtimali yok!

Bir narcissist sizi izler. Ve sizin güzel özellikleriniz (kibarlık, merhamet, kendini eleştirebilme, şartsız koşulsuz sevgi vs) onun için savunmasız kalmış, eksik özelliklerdir. Ve bu güzel özelliklerinizi öldürmeye, onları tahrip etmeye, zehirlemeye gelecektir. Sizi seçmiştir.

Sizi manipüle edecektir. Sesinizi çıkardığınızda ise sizi yeniden manipüle ederek suçlu tarafın siz olduğuna sizi inandıracaktır. Özür dileyen, ilişki sürsün diye sürekli uğraşan, değişen ve kendinden fazlasıyla ödün veren tek taraf siz iseniz kaçın oradan.

Onu değiştirmeniz mümkün değil. Onun sevme potansiyeli yok. Sizde olan onda olmayan, takdir edilen güzel özelliklerinizi tahrip ederek kendini iyi hissediyor. Kendi değerinizi ise sistematik olarak ezio geçecek. Ve bir gün kendinizi değersiz hissedeceksiniz.

Durumun en korkunç yani ise ondan uzaklaşmanız hemen hemen  imkansız; çünkü insanları çok iyi izlediği ve analiz ettiği ve dolayısıyla sizi bu yüzden çok iyi tanıdığı ve ustaca manipüle ettiği için çoktan kanınıza girmiş olacak. Sizi her seferinde kendi yörüngesine çekecektir.

Bir narcissist ile geleceğiniz yok. Verdiği hiç bir sözü tutmayacak ama size mükemmel bir gelecek sözü verecektir. Sizi bir kere okşayıp beş defa tokatlayacaktır. Bu gelgitler arasında kafanız karışacak. Hatta ona sıkı sıkı bağlanacaksınız. Git gide artan bir yalnızlık içinde.

Yapmanız gereken seyler: Arkadaşlarınıza, ailenize dönün, sosyal çevrenizi genişletin ve yardım alın. Arkadaşlarınızın ve ailenizin onun hakkında söylediği şeyleri can kulağı ile dinleyin ve dikkate alın. Farkına varmak ilk basamak. Farkına vardığınızda kurtulma süreci başlar.

İlişki içinden çıkın. Bu yavaş olacak ama yardımla olacaktır. Kendinize odaklanıp iyileşme için kendinize zaman verin. Ve asla kendinizi suçlamayın. Suç sizin değildi. Bu düşünce açısını dikkate bile almayın. Böyle yapsaydım öyle olmazdı diyorsanız olmaz.

Özgüveninizi yıktığı için bu yönde bir sürü şey yapmanız gerekecek. Yeni hobiler edinmek veya iyi olduğunuz bir şeye yeniden yönelmek doğru hareket olacaktır. Kendinizi geliştirecek ve iyi hissettirecek aktiviteler öz güven konusunda yardımcı olacaktır.

Kişilik bozuklukları

Birleşik Krallık'ta on kategoriye ayrılmış kişilik bozukluğu var. Bunlar neler?

1. Paranoid
2. Schizoid
3. Schizotypal
4. Anti social
5. Borderline
6. Histrionic
7. Narcissistic
8. Avoidant
9. Dependent
10. Obsessive compulsive

Bir iki özelliğin sizde olması sizi bir kategoriye sokmaz. Hayatınızı ve ilişkinizi etkileyecek ve bozacak şekilde görülmesi gerek aşağıdaki bilgilerin, bunu da not edelim. En iyisi bir psychiatristin tanımı yapması. Ben sadece bilgi aktarıyorum. Dikkatli olalım. Kalkıp ben şuyum demeyin.

1. Paranoid:
En yakın arkadaşları dahil insanlara güvenmez. Başkalarına hiç bir şeyini anlatmaz. İnsanların bu bilgiyi kullanacağını düşünür. İnsanlari inceler, kendilerini nasıl aldatacagina veya üzeceğine dair işaretler toplar. Günlük hayatta tehlike ve risk üstüne yoğunlaşır, başkalarının görmediği şeyler onun için bir tehlike ve risktir.

2. Schizoid:
Başkaları ile, ailesi dahil, yakın ilişkiler kurmak istemez. Başkaları ile olan ilişkilerin kendi özgürlüğünü bozacağını hatta sorunlar yaşatacağını düşünür. Tek başına düşünceleri ile kalmak ister. Kendi hayatını başkalarından uzakta ve hiç bir ilişkiye girmeden yaşar. Hayatın baskısını hissetmez. Seks ve yakın ilişkilere karşı bir ilgisi yoktur. Başkalarına karşı soğuktur.

3. Schizotypal:
Yakın ilişkileri inanılmaz derecede zor bulur. Kendisini ve hissettiklerini başkalarının tuhaf dediği şekilde ifade eder. Alışılmadık bir dil kullanır. Başkalarının eccentric dediği şekilde hareketleri vardır. Kendisi gibi düşünmeyen veya hisetmeyen insanların yanında rahatsız hisseder. Adapte olması zordur. Sosyal durumlarda aşırı stres gösterir.

4. Anti social:
Kendini oldukça riskli pozisyonlara sokar, kendisi veya başladı için sonuçlarını düşünmez. Başını derde sokacak davranis sergiler. Genelde de tutuklanır. Başkalarını rahatsız edici sözler ve davranışlar sergiler. Çok çabuk sıkılır ve hemen duygusal ve ihtiyaca bağlı düşünmeden hareket eder. Agtesive davranır ve kavgalara karışır. Kendi ihtiyaçları başkalarınınkinden daha önemlidir. Bencildir. Suçluluk hissetmez. En güçlünün hayatta kalacağını düşünür ve hayatta kalmak için her şeyin yapılacağına inanır. Yanlış algısı yoktur.

5. Borderline:
Terkedilme duygusunu yoğun şekilde yaşar ve hep terkedilmekten korkar. Terkedilmemek için her şeyi yapar. Bir kaç saatten bir kaç güne kadar süren oldukça yoğun duygular yaşar ve en uçta yaşanan bu duygular çabucak değişir. Kim olduğuna dair bir bilgisi yoktur. Birlikte olduğu insana göre kimliği değişir. Genelde birlikte olduğu kişinin kimliğine girer. Uzun süren, sıcak ve anlamlı ilişkisi yoktur. Kendisine zarar verecek tamamen duygusal ve riskli davranışlar gösterir. Kendine zarar verir, uyuşturucu ve alkol kullanımına yatkındır, hızlı ve tehlikeli araba kullanabilir, çokça seks partneri olabilir riskli cinsel davranış gösterebilir ve intihara meyillidir. Sürekli yalnızlık ve boşluk duygusu hisseder. Çabuk kızar öfkesini kontrol edemez. Aşırı stres yaşarken bazen sesler duyabilir, hayal girebilir, panoya yaşayabilir, veya yaptığı bir şeyi sonradan hatırlayabilir.

6. Histrionic:
Bütün dikkati kendine çekmezse rahatsızlık duyar. Şayet bir şeyin merkezi ise kendini iyi hisseder. Başkalarını sürekli eğlendirmek görevini benimsemiştir. Başkaları ile flört ederek ve provoke edecek davranışlar sergileyerek dikkati çekmeye çalışır. Drama yaratır ve aşırı duygusallık gösterir. Başkalarının onu kabul etmesi önem taşır. Başkaları tarafından kolayca manipüle edilmeye egilimlidir.

7. Narcissistic:
Başkalarından daha özel, daha değişik, daha iyi olduğuna inanır ve daha çok şey hak ettiğini düşünür. Kırılgan kendine güven duygusu vardır. Güven duygusunu başka insanlara dayalı yaşar ve başka insanların kendisinin ne kadar önemli veya iyi olduğunu göstermesi veya söylemesi şarttır. Başkaları kendisine ilgi göstermediğinde ve ihtiyaçlarını karşılamadığında kırılır, kızar. Başkalarının başarılarını kıskanır. Kendisinin duyguları ve ihtiyaçları herkesinkinden daha önemlidir. Bencildir ve kendisini herkesten daha önemli görür. Başkalarını ihtiyaçları için kullanır, manipüle eder.

8. Avoidant:
Başkaları ile sosyal aktivitelere girmez veya çalışmaz. Kendisinin hep eleştirildiğini düşünür. Eleştiriye veya herhangi bir yoruma gelemez. Birilerinin onun aslında ne olduğunu anlayacağından şüphe duyar. Utanç duyar. Başkalarının kendisini küçük düşüreceğini en kuşkulanır. Başkaları ile anlamlı sıcak ilişkiler kuramaz çünkü red edileceğini en emindir. Yalnız hisseder, kendisini başkalarına göre aşağılık görür. Yeni aktivitelere, yeni şeyler denemez. Başarısız olacağını zanneder.

9. Dependent:
Başkalarına ihtiyacı vardır. Yardım olmadan karar veremez. Başkalarını kaybetmektense onlarla aynı fikirde imiş gibi davranabilir. Yalnız kalmaktan korkarlar. Kendilerine güvenmezler. Başkalarıni kendilerinden daha başarılı, daha iyi görürler. Hayatta passive rol alırlar. Özellikle aktif bir role gecmezler.

10. Obsessive compulsive:
Herşeyin duzenli ve kontrol altında olması şarttır. Başları ve kendileri için oldukça yüksek etisilnesi zor standartları vardır. Tek haklı tek bilen olarak kendisini tanımlar. Hata yapmaktan korkarlar. Eğer bir şey mükemmel değilse dünyanın sonu gelmiş gibi hissederler. Para harcamaktan çekinirler

Narcissist'e mektup

Ondan çok şey öğrendim, doğruya doğru. Çünkü ben bir narcissistten bile bir şey öğrenebilirim. Mesela uzaktan seyretmeyi, uzun süre beklemeyi, analiz yapmayı ve bir insanı nereden vuracağını bilmeyi. Seyrediyorum, ve bak nasıl da onun gibi üstten bakıyorum. Sizi tanıyorum.

Bazen psychopath bir yanım olduğunu düşünmeden edemiyorum. Belki de ondan öğrendim. Üstüne bir şey yapsam bir sürü hayatı mahvedebilirdim, oyun oynayabilirdim. Ama kötü olmayı seçmemek de beni psychopath yapamaz, değil mi? Korkuyorum. Ona benzemekten korkuyorum.

Kötü olmayı seçiyor muyuz ki? Belki de bildiğimiz tek doğru kötü olmak, belki de bu hayatımızda bir norm. Kötü olduğunu bilmeden nasıl doğru olabilir ki bir insan? Yıllarca normal bildiği şeyi yıkıp doğruya yol almak zor hem. Hem doğru ne? Iyi ne?

Zayıf yanlarını göstermek kırılmaya açık kapı bırakmak mı? Bir sürü kadın okuyorum, kırılgan yanları açık, onları okuyabiliyorum. Narcissist bir erkeğin onları nasıl ele geçireceğini çok iyi biliyorum. Ve öyle de oluyor. Ama bu onların suçu mu?

7 Ocak 2019 Pazartesi

Sence aşk ne

Sence aşk ne? Sence en güzel sevgi nasıl yaşanır? Beni nasıl seviyorsun mesela?

Saygı, sevgi, güven, inanmak, sadakat nedir? Bir insan ilişki içinde nasıl bir davranış göstermelidir ki karşısındaki sevdiğinden, saydığından inandığından, güvendiğinden ve sadakatle bağlandığından emin olabilsin?

Peki tahammül etmek? Neye tahammül edebilir neye tahammül edemezsin sen aşkta?

Ben aklına geldiğimde ne oluyor kalbinde, ruhunda, bedeninde, beyninde? Ya gittiğimde hissettiğin ne? Ben hayatının neresindeyim? Ya geleceğinde beni görebiliyor musun? Nerede duruyorum?

4 Ocak 2019 Cuma

Male gaze

Male gaze... Kadının bütün varlığı erkeğin bakışı, erkeğin seyri, erkeğin hoşnut olmasına bağlanmış değil mi? Estetik güzel seksi kelimelerini erkek tanımlıyor ve biz de erkeği memnun etmek, erkek çoğunluğu tarafından kabul edilmek için bu kalıplara giriyoruz.

Kadın tek dimension ile tanımlanmaya başlıyor (erkek bakışının, erkek seyrinin tanımlaması) ve aksi gibi kadın bunda bir sorun görmüyor, hatta bunu avantajına çeviriyor, bunu kullanıyor, bununla övünüyor.

Oysa sadece estetik güzel ve seksi gibi kelimeler ile tanımlanmak, tasvir edilmek benim zoruma gider. Başka dimensionların kabul edilmeyişi, görülmeyişi, hatta ortaya açıkça kadın tarafından erkek çoğunluğunun bakışı, seyri için  konulması can sıkıcı bir konu benim için.

Iki gündür burlesque, lap dancing, striptease, pole dancing, twerk konuşuyorum. Sanat diyorlar, yetenek diyorlar, spor diyorlar ama temelinde tek şey var: male gaze. Erkek seyri için, erkek bakışları için, erkek eğlencesi için. Erkekler de yapsın dedim. Dünyanın sonu geldi.

Estetik değil dediler. Kadın daha güzel yapar dediler. Kadının yaptığı seksi dediler. Erkek odun yapamaz dediler. Düşünmeli. Estetik nedir, güzel nedir, seksi nedir? Kim tanımlar? Ve kadın seyri, kadın bakışı, kadın eğlencesi için niye yapılamaz?

Geçmişe takılı kalmak

Hayatımızda aldığımız kararların sonuçlarına katlanabilmeliyiz. Keşke öyle değil, şöyle yapsaydım demek yersiz. Yine olsa yine öyle yapardın.

Bir kitap vardı Diceman diye. Bir de bir adam. Bana aynısını söylemişti. "Hayatımda aldığım kararları zar atarak alıyorum. Çünkü hiç bir şey farketmez. Böyle yapsan da olur öyle yapsan da. İllaki en iyi kararı vermek zorunda değiliz."

Aldığımız karardan pişmanlık duymak bence kendimize yapacağımız en kötü şey. Aldın o kararı, ve artık lütfen önüne bak. Şimdi ne yapacaksın, bunu düşün. Kendinin en iyi versiyonuna nasıl ulaşacaksın, asıl konu bu.

Amerika'da yaşadım, Ingiltere'de yaşadım, Avustralya'da yaşadım. Türkiye'de kalsaydım ne olurdu, bu ülkelerin birinde kalsaydım ne olurdu, dönmeseydim ne olurdu. Bütün bu geçmişte kalmış  ihtimalleri düşünmek vakit kaybı. Önüne bak. Şimdi yapabileceğin en iyi şey ne - cevap bu.

"Geçmişe takılıp keşke şöyle yapsaydım, bunu seçseydim, keşke hiç şunu yapmasaydım, ah eskiden hayat şöyleydi" diyen insana sinir oluyorum. Böyle insan ne bugünü yaşar ne de gelecekte bir şey yapabilir. Bence uzak durmalı.

Bir de; geçmişi hep glorify ediyoruz, yani geçmişin hep iyi yanını görüyoruz, pembe gözlüklerle bakıyoruz, sanki en iyi zamanı geçmişte yaşamışız gibi. Halbuki öyle değil. Yapacağımız en iyi şey ise, o zaman diliminin kötüsünü de hatırlayıp acıma ve suçluluktan mantığa geçmek.

Kendin olmak

Kendin olacaksın. Başkası ne yaparsa yapsın kendine sadık kalacaksın. Tribünlere oynarsan, başkası gibi yaparsan, başkası öyle istiyor diye değişirsen sen sen olmayacaksın. Ama bundan daha önemlisi kendin dahil herkese yalan söylemiş olacaksın.

Uzun sürecek. Hemen kısa yoldan prim yapmayacaksın mesela. Kimse belki alkışlamayacak. Ama yapmacık, kısa dönemli high yaşamaktansa kendin olduğun için benzersiz eşsiz olacaksın. Bu yeter, inan yeter.

Sen bir kar tanesisin.