11 Şubat 2019 Pazartesi

Threesome üstüne

Bu flood bir threesome flood'ı olacak. Her threesome aynı değildir diye söze başlamak istiyorum, içinde karmakarışık duyguları barındırır.

Gece bir yerde tanıştığı iki kadınla aynı yatağa giren erkek arasında geçen threesome deneyimi ile anlamlı, derin, uzun bir aşk ilişkisi içindeki erkek ve kadının yataklarına getirdiği bir başka kadın arasında geçen threesome arasında dünyalar kadar fark var.

Iki kadınla aynı yatakta seks yapan erkek için iki secenek var. Ya iki kadın için bir instrument olacak, ya da iki kadın erkek hazzı için birer  instrument. İki kadın erkek için aynı konumda olabilir, ama bir de kadınlardan birinin konumunun farklı  olduğu durumlar var.

Bu flood'da hep yaptığım gibi konuya kadın açısından ve onun bu olaydaki konumundan bakacağım. İki erkek bir kadın, veya iki kadın bir erkek olsun benim konum kadının bu işteki konumu.

Aslında threesome fikri kimden çıktı, ne zaman çıktı, üçüncü kişiyi kim seçti, bu işte beklenti ne, kimin hangi rolü oynadığı önemli. Ancak dominant kişilik için bu mükemmel bir deneyim olacaktır, dominant olmasına izin verilir ise.

Kadın - ister iki erkek bir kadın, ister iki kadın bir erkek olsun - bunu teklif ediyor; üçüncü kişiyi seçiyor; deneyimin sınırlarını çiziyor ve rolleri o belirliyor ise; yani kontrol kadında ise, kadın için threesome'ın güzel bir deneyim olması büyük bir olasılık.

Iki kadın bir erkek arasında yaşanan threesome'da iki kadının birbirine dokunması kesinlikle beklenirken, iki erkek bir kadın arasında yaşanan threesome'da ise iki erkeğin birbirine dokunması ise kesinlikle yasak. İşte bu ilginç.

En ilginci ise iki erkek bir kadın threesome'ı deneyen kadınlara sormuşlar ve bu kadınlar iki erkeğin birbiri ile iletişim içinde olmasını, tensel bir ilişki içine girmesini istiyormuş.

Dolayısıyla iki erkek ve kadın arasında olan threesome'da şayet erkekler biseksüel ise bu tür threesome'ın kadınlar için muhteşem bir deneyim olması büyük bir ihtimal. Aynı şey kadının dominant olduğu veya deneyimde bir instrument değil de subject olduğu thressome için de geçerli

Türk vs yabancı

Niye bu böyle bilemiyorum. Vegan bir sayfa açıyorum İngiliz Amerikalı destekliyor, Türk geliyor "al sana kuzu" diye kuzu çevirme görseli gönderiyor. Benimle aynı işi yapan İngiliz öğretmene soru soruyorum, bana yol gösteriyor. Türk öğretmene sorduğumda cevap gelmiyor.

Niye böyle ters davranıyoruz başkalarına, niye böyle acımasız oluyoruz, niye destek çıkmıyoruz bir başkasına?

"Işimi kurdum işte websitem" diyorum. İngiliz Amerikalı geliyor başarılar diliyor, destekliyor, yüreklendiriyor; Türk geliyor "ne zaman batıracaksın bakalım" diyor.

Eğer ortada bir yarış varsa ve geri kalacağımızdan korkuyorsak, bu yüzden de böyle sert ve güvensiz davranıyorsak... çocuk yaşlarda annemizin babamızın bizi sürekli başkaları ile karşılaştırdığı, yarışa soktuğu ve bizi eksik hissettirdiği için olabilir mi diye düşünüyorum.

Yeniden kuruyorum

Hayatımın içinde olan insanların yerleri değişiyor, hastalıklı olanlarına veda ediyorum. İlişkilerime bakıyorum. Kendimi yıkıyorum yeniden bir kadın kuruyorum. Işimi, evimi, ülkemi, hayatımı terkettim.  Yeni bir yaşam için bulunmaz bir fırsat bu diyorum. Çöküntü yaşamak yok.

Suçluluk duymak yok, kendi istediğim şeyler neler diyerek bu sefer biraz da bencilliğe (!) yer vererek yeni iş, yeni hayat, yeni ev, yeni ülke. Arkama bakacak ağlayacak değilim. Ben hep önüme baktım. Başım dik. Hiç bir şeyden pişmanlık duymuyorum.

Doğum günüme kadar bambaşka bir kadın olacağım diye söz verdim kendime. Ve bundan müthiş bir heyecan, müthiş bir haz duyuyorum. Kendimi yıkıp yeniden kurmak mükemmel bir duygu.

Senin sevgin

"Sen sanırım senin sevginin kendine bir kalpte açtığı yerin ve kaybedilince başka bir sevgiyle hiç de doldurulamaz olduğunun farkında değilsin" cümlesini kendisine hatırlatması gerekti.

YouTube serisinden çıkan feminist karalamalar

Dün gece bir YouTube serisine denk geldim. İki ayrı adam kadınlara öğüt veriyor. Erkeğin sevdiğini nasıl anlarsın, erkeği nasıl elde edersin, erkek sana hemen mesaj göndermiyor ise ne yapmalısın, erkeği nasıl elinde tutarsın diye. Üşenmedim hepsini dinledim. Canım sıkkın (!).

Önce sunumu yapan adamlarla içimden kavga etsem de.... Sonuçta niye kadın elde ediyor adamı, niye kadın elde tutma çabası içinde, niye kadın hizmet etmeli, niye erkek kadına ne yapması gerektiği söylüyor, niye erkek doğası sebep, niye taktik olmalı bir ilişki içinde desem de....

Bu sunumların içinde değerli bilgilerin de olduğunu farkettim. Nedir bu değerli bilgiler....
Erkeği hayatının merkezi yapma. Planlarını onun için bozma.
Onun dışında bir hayatın olsun.
Onun annesi olma.
Onun için feda etme.
Onun için hayatını değiştirme.
Ona dayalı hayat kurma.
Onun kafasında ne var, hayatında ne var, ne düşünüyor diye sürekli kurcalama.
Sözlerine değil davranışlarına bak.
Kendi değerini bilirsen o da bilecektir.
Kendi değerini sınırlar çizerek göster.
Sana saygı duymasını sağla. Saygısını kaybetme.

Canım niye sıkkın?
Gerçekten de kadın olarak çoğumuz hayatımıza bir erkek girdiğinde onu hayatımızın merkezi yapıp, onun için bütün hayatımızı değiştiriyoruz. Arkadaşlarımızı değiştiriyoruz, insanlara bloklar atıyoruz, konuşmayı kesiyoruz, rutinimizi değişiyoruz. Planlarımızı da.

Ve sürekli ilişki içinde bir sevgi, bir aşk kırıntısı arıyoruz. Erkeğin sürekli sevgisini, ilgisini, aşkını göstermesini istiyor bu konuda kafasını yiyoruz. Onun sınırlarını çiziyoruz. Kendi sınırlarımızı değiştiriyoruz. O sınırları gevşetiyoruz. Hayır demiyoruz.

Sonunda erkeğe dayalı, erkeğe feda edilmiş, ahlağı prensipleri sınırları değişmiş, hatta sınırı olmayan, değersiz, öz güvensiz, hastalıklı bir insan kalıyor geriye bizden. Ve böyle bir insanı kimse sevmeye değer görmeyecek, kimse saygı duymayacaktır.

Doğruya doğru. Sen kendini seviyor musun? Değerli  buluyor musun? Sen kendine saygı duyuyor musun? Sınırların ne, hangi sevgiye layıksın? Kimse için kendine olan sevginin, saygının, prensiplerinin, sınırlarının, rutinlerinin, arkadaşlarının, hobilerinin üstüne çizgi çekmemelisin.

Kendi değerini bir erkeğin hayatında tanımlamak ise yaptığımız en büyük yanlış. Sen kendi değerini kendin için kendi hayatında tanımlamalı ve bundan asla ödün vermemelisin. En büyük kayıp sevgiden çok saygıyı kaybettiğimizde oluyor, bu çok açık.

Koşmak ve hayat

Koşarken öğrendiğim bir sürü şey var. Hayatın kendisi koşmak. Belki o yüzden seviyorum.

Koşmaya başlamadan önce beynin sana bunu istemediğini söylüyor. Koşmaman için bir sürü bahane buluyor. Sonra diyor, yarın diyor. Oysa yapman gereken sadece başlamak.

Koşmaya başladıktan sonra beynin yine sana bırakman için bir sürü teklif ile geliyor. Biraz yürüsen olur diyor, bu kadar koşmana gerek yok diyor, hadi dur bu kadar yeter diyor. Yapman gereken devam etmen. Ne olursa olsun o sesi kırman gerek.

Önündeki yolun tümüne bakarsan yapman gereken büyük, zor ve aşılması imkansız. Kafam bana 10K koşmanın imkansız olduğunu söylediğinde yaptığım şey onu gruplara ayırmak. "Hadi şu çöp tenekesine kadar koş, şu tepeyi aş, ilk 3K'yi bitir, hadi köşeye kadar" dersem oluyor.

Koşmaya başlığımda küçük hedeften başlıyorum. Ve zaman içinde sadece tek şeyle oynayıp onu geliştiriyorum. Bugün 3K koştum gelecek hafta 3.5K. Veya 3K'yi 21 dakikada koştum haftaya 18 dakikaya indireceğim. Hepsini aynı anda yapamam. Bunu kabul ediyorum.

Koşarken hayata uygulayabileceğimiz çok şey var. Koşmak hayat. Koşarken yaptığımız şeyleri hayata uygulasak olacak bu iş gibime geliyor.

Ne olursa olsun başla. Erteleme. Yapabilirsin. Küçük küçük başla. Ama başla. Sonra büyüyecek. Sana yapamazsın diyenleri dinleme, yapabilirsin. Asla durma. Büyük işi parçalara ayır. Her birini bitirdiğinde kendini iyi hissedip devam edeceksin. Her bir başarını kutla.

Bu arada aklıma gelmişken. Tek koş, kendinle yarış, başkaları ile kıyaslama yapmamak için ve başkaları ile yarış içinde olmamak için ben grup halinde koşmam mesela, hep tek koştum.

Portfolio kadın

Portfolio kadın diye okumuştum bir makalede. Aklıma inanılmaz yatmıştı. Denemeye karar verdim. Epeyce üstüne uğraştım. Ve sonunda oldu. Derken hepsini bırakmak zorunda kaldım, hayatın önüme getirdiği sorumluluklar yüzünden. Son bir kaç aydır yine denemek istedim. Yine oluyor.

Tek bir işte çalışmıyorsunuz. Yaptığınız birden fazla iş oluyor. Hatta evden yapacağınız işleri düşünmek gerekiyor. Kariyerinize bakın, onun içinde ne tür sub dallar var ve hangilerini evden freelancing yapabilirsiniz mesela.

Bu sub dallar için kendinizi geliştirin, öğrenin. Networking şart. Ne kadar çok insan tanısanız o kadar iyi. Önünüze çıkan fırsatları geri çevirmeyin. Deneyim için yapın hatta. Yaptığınız işler referans olacak. Bir portfolio oluşturmak gaye.

Snow flake nesil

Snowflake nesli denilen şeyden bahsetmek istiyorum. 2010'larda çıkmış bu nesil; her şeyden rahatsızlık duyan, başka görüşlere tahammül edemeyen ve kendinden önceki nesilllerden daha kırılgan, ruhsal olarak sorunlarla pek de baş edemeyen bir nesil olarak tanımlanıyor.

Twitter'da görmek mümkün örneklerini. Tartışılan konunun özünü kaçırıp saldırıya geçen kırılgan nesil. Mesela, küfür cinsiyetçidir der, bir karakütür içinde başka bir şeyi yermek için kullanılmış bile olsa bu görüşü değişmez. En komiği ise gelir size beğendiğiniz için saldırır.

Bu nesil ile ilgili ilginç tespitler var. Mesela kendinden önce gelen nesilllerden daha uzun süre boyunca anne babasının kanatları altında yaşıyor olmaları, mesela hala okulda oldukları. Yani gerçek hayat ile ilgili pek de bir tecrübeleri yok.

Sebep olarak gösterilen şeyler ilginç. Mesela kırılacak diye onu zorlamayan aşırı koruyucu ebeveynler ve aşırı koruyucu eğitim öğretim sistemi.

Evet sen daha iyi biliyorsun

Baba Alzeimer, sokaklara çıkmış kaybolmuştur; birileri bulur, ailesi gelir, ama aile herkesten azar işitir. "Niye bakmıyorsunuz bu adama?". Karşısındaki insanın kötü kalpli olduğundan, adama bakmadığından emindir, ancak alzeimer nedir ne değildir zerre kadar haberi yoktur.

Böyle çok bilmiş olduğumuz bir sürü durum var. Her haltı biliriz, doğru nedir biliriz, şu yapılmalıdır diye öğütler veririz. Ama karşımızdaki insanın verdiği çabanın binde birini ver deseler hemen bahane uydururuz. Sorumluluktan kaçan insanın başkasına öğüt vermesi....

Bir de keşke-ciler var. Keşke şöyle yapsaydın. "Sana mı sorduk" demek lazım. Geçmişin üstüne konuşmak ne saçma. O andaki en doğru kararı vermediğinizi düşündürüp, sizi suçlu kendisini de en bilmiş konuma sokan bu insanları hayattan çıkarmak lazım.

Bu tür insanlara söylemeniz gereken: Hayır, en iyisini sen bilmiyorsun. Hayır, içimde olduğum durum hakkında en ufak bir bilgin yok. Evet, elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kes sesini, sana sormadım. Zehirli yorumlarını al bir yerine sok, bir bok bildiğin yok, hayatımdan çık.

Başka insanları yargılamadan bir kendinizi onun yerine koyun, siz ne kadar yapabilirdiniz mesela. Kimsenin hayatına karışıp üstüne etiket koymayın. Ve gereksiz negatif toxic yorumlar yapmayın. O insanın desteğe ihtiyacı var. Yargılanmaya, suçluluk duymaya değil.

Türk kültürü, evet hayır ne demek ve naz

Türkiye'deki kültür öyle ne yazık ki. "Bir biscuvi alır mısın" diyorsun, "hayır" diyor, iki defa daha sormam gerekiyor, sonra bir biscuvi alınıyor. Belki evet ne demek, belki istediğini söylemek nedir bunu mu öğrenmemiz gerekiyor?

Evet ne demek, hayır ne demek bilmiyoruz belki de. Naz denilen şey sonra, bence berbat bir şey. Keşke olduğumuz gibi olsak, keşke istediğimizi istemediğimizi açıkça söyleyebilsek, keşke bu konuda tutarlı olsak. Ve keşke istegimize saygı duyulsa, ayıp denilen şey sözlükten kalksa.

Anneme kahve ister misin diyorum, annem hayır diyor. Peki diyorum. O kahve yapılmıyor. Üstlemek yok. Annem kahve isterse ayrıca, isteyebilmeli. Hani örnek verecek olursam.... Tabii bu kahve. Bir de ilişkilerde olan üstüne düşme, peşine takılma, zorlama, onay sorunu var....

Demek istediğim, kültürde var bu görüş, ve her yerde. "Hayır" hayır değil bu ülkede. Dizilere bakın hatta, hep bir zor kadın, hep yüz vermeyen, hep hayır diyen kadın ve onun peşine düşüp kadını sonunda elde eden bir adam... Sanki matah bir şeymiş gibi..

Bir de çocuğa hayır ne demek onu öğretemiyoruz. "Hayır" diyoruz ama ağlayınca "tamam". Ve çocuk hayır dediğinde dinlemiyoruz bile. Sonra hayır kelimesinin hiç bir şey ifade etmediği topluluklarla yaşıyoruz. Derken onay, zorlama, taciz...

Bahar aylarında yapılacaklar listesi

Bahar aylarında yapılacaklar listesi....

1. İmajını değiştir. ✔️
2. Içindeki kadını tanı, dışarı çıkmasına izin ver.
3. Giysileri elden geçir, bazılarından kurtul.✔️
4. Evini dip köşe temizle, her şeyi kutular içine koy, organize et.✔️
5. Minimalist hayat kurmaya çalış.✔️
6. Başkalarına ayırdığın vakti azalt, kendine vakit ayır.
7. Me vakti yarat.
8. Düzenli spor yap.✔️
9. Diyet yap, az ye, kaliteli ye.✔️
10. Vegan ol.
11. Evine renk kat.
12. Çiçek besle.✔️
13. Her gelen mesaja cevap verme.✔️
14. Daha çok kitap oku.
15. Toxic insanları hayatından çıkar.✔️
16. Doğada vakit geçir.
17. Her şeyin zaman alacağını kabul et.✔️
18. Sabrı öğren.✔️
19. Hemen yazma.✔️
20. Başkaları ile karşılaştırma yapma.✔️
21. Her zaman kazanmak zorunda değilsin.✔️
22. Mükemmel olmak zorunda değilsin.✔️
23. Kendi değerini öğren.✔️
24. Kendini kabul et.✔️
25. Veda etmesini öğren.✔️
26. Geçmişi düşünme.✔️
27. Plan yapma.✔️
28. Kimseyi hayatının merkezi yapma.✔️
29. Fotoğraf çek.
30. Yaz.✔️
31. Ağlamasını öğren.✔️
32. Kendini acımasızca eleştirme.✔️
33. No fucks given demeyi öğren.✔️
34. Hemen koşma.✔️
35. Sensizliği öğret.✔️
36. Sessiz kal.✔️
37. Hemen reaksiyon verme.✔️
38. Paranoya yapma.✔️
39. Negatif düşünme.✔️
40. Sevildiğine inan.
41. Yalnız değilsin.
42. Pozitif şeylere odaklan.✔️
43. Gönüllü işlere gir✔️
44. Sosyal medyadan uzaklaş.✔️
45. Gereksiz tartışmalara girme.✔️
46. Iyisini düşün.✔️
47. Mantıklı düşün.✔️
48. Vaktini gereksiz şeylerle harcama.✔️
48. Bekleme✔️
49. Şimdi yap.✔️
50. Açık ve net ol.✔️
51. İnsanlara iyi davran.✔️
52. Yeni yerler gör.
53. Yeni seyler tat.
54. Kıskanma✔️
55. Sevgisiz hayata izin verme✔️
56. Bedenini sev
57. Kendini hor davranma.
58. Seksi olmaktan korkma
59. Cümlenin öznesi ol✔️
60. Kimsenin seni kontrol etmesine izin verme.✔️
61. Kontrol sende unutma.✔️
62. İzin verme✔️
63. Hayır demesini öğren✔️
64. Disiplin uygula✔️
65. Çıplak ayakla dolaş
66. Çıplaklığı dene
67. Çıplak kal
68. Dans et✔️
69. Paylaş✔️
70. Sıranı, zamanını bekle✔️
71. Kibar ol. Nazik ol. İnce ol.✔️
72. Gülümse insanlara
73. İyi pozitif düşün.✔️
74. Seni sen yapan özelliklerinden vazgeçme✔️
75. Seni değiştirmelerine izin verme ✔️
76. Kendini yaralama
77. Bir kaç arkadaş edin
78. Akşam yemeğine davet et birilerini
79. İstediğin şeyi açıkça söyle✔️
80. Sana söylenen kötü söz söyleyene ait, sana değil. Unutma.✔️
81. Her şey geçicidir. Her değişir. Her şey akar. Hatırla✔️
82. Yıldızın alçaldığında yükselecek, bekle.✔️
83. Kimseyi mutlu etmek için kendinden ödün verme✔️
84. Küçükten, azdan başka yavaş yavaş büyü.✔️
85. Kimsenin seni tasvir etmesine izin verme.✔️
86. Kendini unutma. Kim olduğunu aklından çıkarma.✔️
87. Gururunu yen.✔️
88. İç sesine güven, ona inan.✔️
89. Hep hareket halinde ol.✔️
90. Susma, susturmalarına izin verme.✔️
91. Şikayet etme.✔️
92. Çözümün parçası ol.
93. Bir şey yap. Seyretme.✔️
94. Ölümden korkma.✔️
95. Yaşlanmaktan korkma.
96. Hayattan korkma.✔️
97. Her şeyden ve herkesten sen sorumlu değilsin.✔️
98. Biraz bencil ol.
99. Çillerini sev. ✔️
100. Nude çek.